K16Y- 30. BÖLÜM

4.9K 436 21
                                    

Keyifli okumalarrr 🫶🏻

Yazım yanlışlarım varsa affola 👉🏻👈🏻

Kısa oldu azıcık amaa artık finallerden sonra telafi ederimm.

️⏳️

Uygar

Hayatım boyunca sessiz biriydim. Kendi ailesi de dahil çok konuşmayı sevmezdim. Susardım. Genelde dinleyici olmak da kendi tercihimdi.  Kötü bir çocukluk mu geçirmiştim? Hayır. Yapım buydu. Tüm kardeşlerim kendi aralarında şakalaşsalar da pek katılmaz,onları izlerken mutlu olurdum. Küçük bir tebessüm olurdu yüzümde. Görmesem de bunu bilirdim. 

Bu Peri doğana kadar böyle devam etti. İlker ve Peri doğduğunda ilk defa kız kardeşe sahip olma ihtimali beni çok heycanlandırmıştı. Hala o günkü, o çocuksu heyecanı hissederim. Çünkü kız kardeş bambaşkaydı. Bunu Peri ilk kez kucağıma abi diye atladığında anlamıştım. Üç yada üç buçuk yaşındaydı. Küçük ayaklarıyla koşmuş, kucağıma gelmişti. İlker'in yanından kaçıyordu.

Sonra zamanla Peri de İlker de büyüdü. Peri'ye olan sevgim ve korumacılığım bende olduğu gibi tüm ailede her geçen gün büyüyordu.  Yine de küçükken ne kadar Peri yanımdayken gülüp, konuşsam da Peri de büyüdükçe yine eski Uygar olmuştum.

Peri.

Ailemizin nazlı küçük kızı. Tek kız olmasından kaynaklı annem ve babam aşırı üstüne düşerdi. Babamın kız çocuklarına olan düşkünlüğünü sadece Peri doğunca görmemiştik. Babam biz küçükken de, kız yeğenlerine, dışarıda gördüğü bir kız çocuğuna aynıydı. Aşırı korumacı, güler yüzlü. O yüzden çok farklı bir durum değildi bu bizim için. Ama annem bambaşka birine dönmüştü adeta. Hayali hep kız çocuğuymuş. Bunu hareketlerini gördükçe düşündüm. Diğerleri düşündü mü, bilmiyorum ama bu düşünce beni kendime karşı soğuttu. Çünkü ben bencil miydim? Neden annem hakkında böyle düşünüyordum ve neden kıskançlık mı acaba diye kendimi kötü hissediyordum?

Zamanla bu düşünceleri de bıraktım. Çünkü artık ailece daha büyük bir problemimiz vardı. Peri.

Ailenin, nazlı küçük kızı büyüdü ve büyüdükçe bizi daha da yordu. Yorması sıkıntı değildi, Peri isterse dünyanın en yaramaz çocuğu olsun, tüm aile ona yine de of demezdik. Ama Peri  yaramazlıktan yormuyordu. Peri bencildi.

Büyüdükçe, sadece kendisi sevilsin istedi. İlker ikiziydi ama ona gösterilen tolerans zoruna giderdi. Ben abisiydim ama sustuğum için mi artık niye bilmiyorum konuşmalarımız olmazdı. Oysa ki ben herkese öyleydim ama herkesle konuşurdum. Peri ile günden güne, günaydın, demek bile aramızda geçen bir diyalog değildi. Annem üstüne düştükçe dahasını istedi. Babam, çok da sevse set çektikçe yaptıklarına daha da fazla tepkiler vermeye başladı.  Yine de benim gibi herkesin Peri'yi sevdiğini bilirdim. Çünkü Peri hafiften öksürse, birkaç gün hastalanmasın diye boğazına dikkat ederdik.  Tuygar nane limon götürürdü, annem çorba yapardı, babam gözlerinin içine daha dikkatli bakardı. Bunlar sadece Peri için de değildi. Hangimiz kırgın dursak yapılırdı.

Peri, zamanla bu ilgiyi sadece kendisine isteyince işte o zaman uzaklaştım.  Şu an, abi koş, diyerek çağırsa nefes almadan yine yanına koşarım. Yılların kardeşliğini ne ben atarıım ne diğerleri ama Peri bizi çağırmazdı.

Ailesi, gerçek ailesi mi böyle olduğu için böyleydi yoksa zamanla bilerek mi bencil olmayı seçti, bunu da bilmiyordum. Bilemezdim.

İkra. Onu kardeşimiz olarak gördüğüm ilk gün aklımda. Nefesimi tutmuştum. Onu izleyerek, nasıl yaklaşmak gerektiğini düşünüp durmuştum.  Ne yapabilirsin  Uygar? Derdim kendi kendime. Ne yapabilirsin de bu kız çocuğunun o çekingenliği geçer?

Kayıp 16 Yıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin