Merhabalar herkese. Yeni bölüm geldi 🤗 keyifli okumalar ☺️☺️
Multimedya: Eda Sakız § İrem Derici Papatya
★★★Bölüm 10: Böyük değişim★★★
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Güneş ışığı aralık pencereden odaya süzülüyordu. Dün gece Yusuf'un anlattığım masala kendimi o kadar kaptırmıştım ki, Yusuf'a sarılarak tüm gece ağlamıştım. Zaur için döktüğün son gözyaşılarıydı. Kendime söz vermiştim, artık ağlamak sızlamak yok, bana bahşedilen hayatın tadını çıkaracağım. Zaur'un mutluluğunu dilemekten başka hiçbir şey yapamam. Zaur artık yok, bitti.
Saate bakmak için telefonumu aradım, ama bulamadım. Dün gece telefonu duvara fırlattığımı hatırlayıp kendime kızdım. Ben kıpırdamaya başlayınca Yusuf'ta uyanmıştı.
"Günaydın" dedi uykulu gözlerle bana bakarken.
"Günaydın." Dedim.
Benim gibi gözlerini açar açmaz telefonunu aradı. Benden daha şanslı olduğu için hemen bulmuştu.
Şaşkın şaşkın telefona baktı. "Saat öğlen 2 olmuş. İnanamıyorum."
"Neee!!! O kadar olmuş mu?"
Telefonu bana uzattı, "Kendin bak istersen."
Gerçekten de saat öğlen 2ye 10 kalmıştı. İlk defa bu kadar uzun bir süre deliksiz uyumuştum. Dün geceki o berbat günden sonra kendimi iyi hissediyordum. Yüklerden arınmış, hafif ve içimden bir parça eksilmiş gibi. Sanki önceleri içimde olan kocaman bir ağrı şimdi geçmiş, yerini boşluğa bırakmıştı. Boşluk... Bu tam olarak hiss ettiğim o dehşet verici duyguyu yansıtmıyordu. Fakat yine de iyi hissediyordum.
Yusuf "Benim yiyecek bir şeyler hazırlamam gerek." Diyerek hızla kalktı yataktan. Onun gidişini izledim. Onun göğüste uyurken Zaur'a ihanet etmişim gibi bir hiss belirdi içimde. Fakat bu hiss doğru değildi. Ne o bana ihanet etmişti, nede ben ona. Artık biz diye bir şey yoktu. Ben düğün günü biz olma ihtimalini yerle bir etmiştim. Artık ikimizinde kendi ailesi vardı. Bu benim tercihimdi, şimdiyse bedelini ödemeye mecburdum.
Yusuf tekrar odaya gelip beni sandalyeme oturttu. Banyoya geçip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Aynaya bakmaya çekindim biraz, kendimle yüzleşecek halde değildim. Çabucak banyodan çıkıp direk mutfağa geçtim, kurt gibi acıkmıştım. Yusuf masaya kahvaltılık bir şeyler koymuştu, bir de yağda yumurta yapmıştı. Normalde yağda yapılan şeyleri sevmezdim, ama bu sefer denemek istedim. Değişiklik iyi değildi, zaten bende pek iyi sayılmazdım.
"Ben de yumurta istiyorum." Dediğimde Yusuf şaşkın şaşkın yüzüme baktı.
"Neden öyle bakıyorsun ki, canım istedi olamaz mı?"
"Olur tabi, olur." Diye kekeledi.
Kendi tabağını bana uzattı, tekrar ayağa kalkıp iki tane daha yumurta kırdı. Onun yumurtası pişene kadar peynir, salam ne bulduysam tabağıma doldurdum. Ne kadar aç olsam da, onu bekledim, nezaket kuralları bunu gerektirirdi. Normalde yapmazdım, ama şimdi bir şeyleri değiştirmek istiyordum. Belki de bu bana iyi gelebilirdi. Yumurtasını tabağa koyup karşıma geçti.
"Afiyet olsun." Diyerek yemeğe başladım. Öyle acıkmıştım ki, tabağımdaki her şeyi silip süpürdüm. Yemeği bitirdiğim de başımı kaldırıp Yusuf'a baktım. Onun tabağı öylece duruyordu, bir lokma bile yememişti, hayretler içerisinde beni izliyordu.
"Yemek istemiyorsan, seninkinin yarısını da alabilirim." Dedim.
Aptal aptal yüzüme bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu affetmek mümkün mü?
RomanceKimine göre kolay, kimine göreyse zordur affetmek. Bazense imkansızdır. En çokta katilini affetmek zordur. Hayallerinin, umutlarının, geleceğinin katilini... Ben bahtsız bir prenses olarak, savrulan yaprak misali rüzgara teslim olmuşken, o kaderimiz...