Bölüm 8: Kâbusum

17 2 21
                                    

Yeni bölüm geldi 🤗🤗 Keyifli okumalar herkese.

Multimedya: Model bir Melek vardı şarkıyı açmayı unutmayın Aynurla birlikte dertlenelim hadi 😢

★★★Bölüm 8: Kâbusum... ★★★

İkimizde bir birimize bakıyorduk. Sorular çoktan cevabını bulmuşken bize düşen sabırlı olmaktı. Bu duruma alışana kadar sabırla beklemek ve bir birimize alışmak. İkimizde dönüp son kez sevdiğimiz insanlara baktık. Zaur sinirle bizim masaya gelmek için hareketlendiğinde iki arkadaşı onu yakalayıp insanlara görünmeden dışarı çıkardı. İnsanlar neşeli şarkılar eşliğinde dans ederken kimse onu, o sessiz çırpınışını görmedi. Ben de görmek istemezdim... Naila da daha fazla dayanamadı ve ağlayarak çıktı düğün salonundan. Yusuf'a baktım, gözleri aynı benimkiler gibi dolu doluydu. Ağlamamak için zor tutuyorduk kendimizi. Kulağıma doğru eğilip tekrar o sihirli kelimeleri söyledi.

Hakuna matata. Hakuna matata.

Gözlerimi kapatıp aynı onun gibi ben de o sihirli sözleri söyledim. Hakuna matata... Ama geçmedi... Belki de hiç geçmeyecekti... Alışmak... Sadece bu yakıcı duygulara alışmak gerekiyordu.

Nihayet düğün bitip Yusuf'un evine geldiğimiz de içeri adım atar atmaz gözyaşlarına boğuldum. Artık mutluluk pozları vermeme gerek kalmamıştı. Sadece doya doya ağlaya bilirdim.

Birgün gözyaşlarım diner miydi?

Kurur muydu dedikleri gibi?

Yusuf kapıyı kapatıp beni koltuğa oturttu. Gözlerine bakmasam da onun da ağladığını biliyordum. O gece sessizce sevdiğimiz insanlar için ilk ve son kez birlikte ağladık. Sabah uyandığımızda ikimiz de şimdiki halimizi unutacak, yepyeni insanlar olarak devam edecektik hayatımıza. Uykunun büyülü kollarına teslim olurken gözlerimin acıdığını hissediyordum...

Sabah gözlerimi açtığımda her yerim ağrıyordu. Koltukta iki büklüm uyuyup kalmıştık. Burası neresi? Diye düşündüm ilk önce, sonra gece olanlar aniden beynimi ele geçirmeye başladı. Zaur... Düğün... Herşeyi yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştım. Gece ağlayarak burada uyuya kalmıştık, Yusuf oturur pozisyonda, bense yarı uzanmış bir şekilde.

"Hadi kalk, sabah oldu." Diyerek onu yavaşça dürttüm. Hemen uyandı, uykusu hafifti, anlaşılan. İlk önce nerede olduğunu anlamaya çalıştı aynı benim gibi. Oturarak uyuduğu için boynu tutulmuştu, bu yüzden ani bir hareket yaptığı için acıyla inledi. Önce kendi kalkıp sonra da beni tekerlekli sandalyeme oturttu. Odama götürüp, banyonun yerini, kullanacağım eşyaları teker teker gösterdi. Bana yardım etmesi gerekiyordu. Tek başına bu gelinliği çıkaramazdım, banyo da yapamazdım. İlk günden eve yardımcı da çağıramazdım, yalnış anlaşılırdı. Biz artık birlikte yaşayacağımıza göre bir şekilde bana yardım etmek zorundaydı, aklıma gelen ilk şeyi sordum.

"Evde göz bandı var mı, uyumak için kullanılanlardan?"

Bu göz bandı yardımıyla bana yardım edebilirdi.

"Hayır yok, ama lazımsa alırım hemen. "

"Şimdilik bir bez parçası da olur."

Gözlerine bir bez parçası ve ya bir şal bağlayarak bana yardım edebilirdi, göz bandını ise en kısa zamanda almak zorundaydı.

"Ne için lazım sorabilir miyim?"

"Senin için. Gözlerini kapatıp bana yardım edeceksin. Unuttun mu sen benim kölemsin."

Güldü, "Köle" dedi.

"Köle." Diye bastırdım.

"Tamam, gidip bir bez parçası bulayım o zaman." Dedi yüzüne yerleştirdiği sahte tebessümle.

Onu affetmek mümkün mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin