Merhabalar herkese. Yeni bölüm geldi 🤗🤗 keyifli okumalar size
Multimedya: Sinan Gülerüz ve Özge Özder Gidersen eğer ( bu şarkı Yusuftan Aynur'a gelsin)
★★★Bölüm 19: Kaderime yazılmış mucize ★★★
Annemden gelen aramayla uykudan uyandım. Halam İsviçre'den yarın dönecekti ve annem yarın aile içinde bir yemek organizasyonu planlanmıştı. Teyzemi uzun zamandır görmüyordum. Hatta son hatırladığım benimle birlikte evcilik oynamasıydı. Uzun zamandır yurtdışındaydı. Hep gelmesini istiyordum, ama onun hep bir bahanesi vardı. Yarın geleceğini duyduğumda çok mutlu olmuştum. Bunu hemen Yusufla paylaşmak istiyordum. Yusuf çoktan kalkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmişti. Birazdan beni almak için gelirdi, saat tam olarak 11'e 5 kalmıştı.
"Prensesim kahvaltı hazır, uyanma vakti." Diyerek girdi odaya. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Ben çoktan uyandım şövalyem." Dedim aynı onun gibi kocaman gülümseyerek.
"Erken kalkmanı neye borçluyuz?" Diye sordu hiç beklemeden. Nasıl da tanıyordu karısını.
"Anneme."
"Tahmin edeyim, yemek organizasyonu yapmış ve bizi davet ediyor."
"Hemen anladın, yıldızlı pek iyi sana."
"Peki bu yemek organizasyonunun sebebi ne?"
"Sebep halam. Yarın dönüyormuş İsviçre'den."
"Kim?"
"Halam. Hani sana odasını göstermiştim ya o işte."
"Ben şey... Hemen geliyorum..." Diyerek hızla çıktı odadan. Yüzü, hareketleri garipti. Halam dediğim anda rengi attı. Zaten fotoğrafını gördüğünde de kaçıp gitmişti. Halamla arasında ne gibi bir şey geçmiş olabilirdi ki? Halam daha ben çocukken 4 yaşlarında falanken yani, İsviçre'ye taşındı. Yusuf'un 7,8 yaşlarında yani. O yaşta bir çocuk halamla ne yaşamış olabilir ki? Belki de birine benzetiyordur. Evet, birine benzetiyor olma ihtimali daha yüksek.
Uzun süre geri dönmedi. Odaya tekrar döndüğünde "Çayın altını kapatmayı unutmuşum da." Diye açıklama yaptı. Fakat bunun yalan olduğunu hemen anlamıştım. Çayın altını kapatmak bu kadar uzun sürmezdi, üstelik yüzüne kondurduğu tebessüm sahteydi, gözlerini benden kaçırması da cabası. Onun gerçekten gülmesine de, ağlamasına da çoğu kez şahit olmuştum, bu yüzden sahte ve gerçek arasındaki farkı hemen anlayabiliyordum. Nasıl ben ondan birşey saklayamıyorsam, o da benden bir şeyler saklayamıyordu.
"Yusuf sana bir şey sorabilir miyim?"
Bu sefer gözlerini kaçırmadan baktı gözlerime. "Aynur lütfen o soruyu sorma. Ben sana yalan söylemek istemiyorum. Ben... Şimdi değil. Şimdi olmaz. Lütfen sorma." Dedi titrek sesle.
Elini tutarak "Tamam." Dedim. "Sen istemezsen ben hiçbir şey sormam sana."
Daha fazla üzerine gidip onun canını acıtmak istemiyordum. Bir sıkıntısı vardı ve bunu şimdi söylemek istemiyordu. Bunu anlayışla karşılayacaktım.
Gülümseyerek "Hadi yemek yiyelim. Ben kurt gibi açım." Dedim ortamı biraz yumuşatmak, Yusuf'un gözlerindeki acıyı silmek için.
Dudakları hafifçe tebessüm eder gibi oldu. Beni kucağına alıp banyoya götürdü. Küvetin içine koyup suyu açtı.
"Güzel bir banyo yapalım, yemek yeyip dışarı çıkarız."
"Bu sıcakta?"
"Doğru ben sıcağı hiç düşünmedim. O zaman akşam üzeri çıkarız. Hava serinler o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu affetmek mümkün mü?
RomanceKimine göre kolay, kimine göreyse zordur affetmek. Bazense imkansızdır. En çokta katilini affetmek zordur. Hayallerinin, umutlarının, geleceğinin katilini... Ben bahtsız bir prenses olarak, savrulan yaprak misali rüzgara teslim olmuşken, o kaderimiz...