Merhabalar herkese. Yeni bölüm geldi 🤗 keyifli okumalar ☺️☺️
Multimedya: Kadr Delisin ( Bu şarkı benden Aynur'a gelsin 😂) Bu arada klip müthiş
★★★Bölüm 14: Delisin sen ★★★
Parti zamanı
Sabah uyanır uyanmaz ilk aklıma gelen şey partiydi. Saat 6'ta olacak partiye katılmak için hazırlanmam gerekiyordu. Saçıma, makyajıma geceden karar vermiştim. Elbisem de hazırdı.
Aşırı bir heyecan sarmıştı tüm vücudumu. Artık Aynur Kerimzade olarak değil Yusuf Babayev'in karısı Aynur Babayev olarak katılacaktım bir partiye. Bu garip bir histi. Evliydim, ama kendimi hiç evli bir kadın gibi hissetmiyordum. Aslında evli bir kadın nasıl hisseder onu da bilmiyordum ki... Bazen bunun nasıl bir his olduğunu birilerine sorup öğrenmek, hissettiklerimi biriyle paylaşmak, içimi boşaltmak istiyordum. Ancak etrafımda bir şeyler paylaşacak hiç kimsem yoktu. Anneme hiçbir şey söyleyemezdim, dostlarım, ne dostu arkadaşım dediğim bir kişi bile yoktu. Bir dostum olsun isterdim. Şahin'in Yusuf için önemini şimdi daha iyi anlıyordum. Benim de böyle bir arkadaşım olsa, onu hiçbir şeye değişmezdim.
O kaza... Onun yüzünden olmuştu. Şahin'in... Ondan intikam almaya çalışan bir katil arabanın frenlerini bozmuştu. Fakat yanılmıştı. Çünkü o araba Yusuf'a aitti, Şahin'e değil. O gün ikimizinde hayatı mahvolmuştu ama Yusuf tek bir gün bile Şahin'i suçlamamıştı. Bu ilk zamanlar bana garip gelmişti. Nasıl onu suçlamaz? Diye sormuştum kendi kendime. Cevabı bu zamana kadar bulamamıştım. Çünkü bu benim anlayabileceğim bir şey değildi. Hiçbir arkadaşı olmayan ben onların arasındaki arkadaşlık bağını anlayamazdım.
Bir keresinde Yusuf Şahin benim kardeşim demişti. Bunu da anlamamıştım. Arada kan bağı olmadan nasıl kardeş olabilirler ki? Bu çok saçma gelmişti bana. Ben abilerimden başka hiçbir kadına ya da adama kardeşim diye hitap etmemiştim.
Bu.. Nasıl söyleyeyim işte, bana doğru gelmiyordu.
Yapamazdım işte. Bilmiyorum.
Bu sorulara verecek bir cavabımın olması için onun yaşadığı şeyleri yaşayıp, onun çektiği acıları çekmem ve onun hissettiği gibi hissetmem gerekiyor. Bu imkansız olduğu için de bu sorular hep cevapsız kalmaya mahkum olacaktı.
Neyse... Şimdi tek konum bugün mükemmel görünmek olmalı. Herkes bana hayran olmalı, Yusuf kıskançlıktan tırnaklarını kemirmeli. Sinsi bir gülümseme yerleşti dudaklarıma, onu öyle kıskanç haliyle görmek bana ekstra zevk verecekti. Erkek dediğin karısını diğer erkeklerden kıskanır, bana bakan herkese keskin bakışlar atmalı, öldürmek istemeli falan işte. Yani normal ilişkiler böyle olur.
Olmaz mı yoksa?
Olmaz ya normal ilişkiler güven üzerine kurulur. Ben manyak manyak şeyler düşünüyorum. Normal biri değilim, ilk önce bunu kabul etmeliyim. Kıskanç erkek seven kızlar normal olamaz sonuçta.
Günlük rutinimi tamamlayıp kahvaltı etmek için salona geçtim. Yusuf çoktan herşeyi hazırlamıştı, her zamanki gibi... Masaya geçtim, Yusuf'ta çayları koyup karşımdaki sandalyeye oturdu.
Ağzıma bir lokma peynir atıp "Şu yakışıklı yazar Qaraqan da gelecek mi partiye?" Diye sordum gözlerinin içine bakarak. Nasıl tepki vereceğini kıskanıp kıskanmayacağını görmeye çalışıyordum. Önce bir yüzü düştü.
Çayından bir yudum alıp "Kimmiş ya yakışıklı?"
İşte tam da istediğim gibi balık oltaya gelmişti. "Qaraqan işte, hem yazar, hem de rapçı var ya, işte o çok yakışıklı." Dedim, yakışıklı sözünü bilerek bastırarak söylemiştim. Reçelli ekmeğinden büyük bir lokma aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu affetmek mümkün mü?
Roman d'amourKimine göre kolay, kimine göreyse zordur affetmek. Bazense imkansızdır. En çokta katilini affetmek zordur. Hayallerinin, umutlarının, geleceğinin katilini... Ben bahtsız bir prenses olarak, savrulan yaprak misali rüzgara teslim olmuşken, o kaderimiz...