Bölüm 11: Kıskançlık krizi

10 2 15
                                    

Yeni bölüm geldi 🤗🤗 Keyifli okumalar herkese.

Multimedya: Labrinth Jealous (kıskanıyorum) şarkı tam olarak Aynur olmasa da, benziyor ya😁

★★★Bölüm 11: Kıskançlık krizi ★★★

Telefonun cılız sesi kulaklarımı doldurduğunda uykudan uyandım. Bu Yusuf'un telefonun sesi olmalı, benimki yeni olduğu için melodisini telefonun kendi melodisiydi, daha değiştirmeye vakit bulamamıştım. Yusuf uyuduğumu zannedip fısır fısır konuşmaya başladı. Konuştuğu kişinin ne dediğini duymasam bile Yusuf'un sesindeki tedirginliği duyabiliyordum. Ben duyarım diye korkuyordu. Son söylediği bir süre kulağımda yankılandı.

Geliyorum.... Hemen geliyorum. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum, ancak gecenin körü olduğuna eminim. Beni uyutup ona gidiyordu. Allahın cezası, hepiniz aynısınız. Odadan ses çıkartmadan yavaşça çıkıp gitti. Gözlerimi açtım. Kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyordu, öfkeden deliye dönmüştüm. Beni aldatıyordu. Söz vermişti. Senden başka asla başka birine bakmayacağım, demişti. Ama şimdi, şimdi o kadına gidiyordu. Şerefsiz...

Bahçe kapısından kilit sesi geliyordu. Akşam akşam o kadına gidecektin madem neden kapıyı kitledin ki, açık bıraksaydın ya. Riske atmak istememiştir, çok akıllı adam. Baksana beni bile nasıl kandırdı. Kapı tekrar kapandı, gitmişti. Gecenin bir yarısı o kadının kollarına koşuyordu. Telefonumu yandaki küçük masadan alıp saatte baktım. Gece saat 3'e geliyordu. Bu saatte evli bir adam neden dışarı çıkar ki? Tabiki çapkınlık yapmak için. Ya da aşığıyla buluşmak için.

"Ben sana demiştim. Yusuf Naila'yla gizli gizli buluşuyor işte. Aynı odada uymadığınızda neler yapıyordu acaba. Belki de her gece senin uyuduğundam emin olup onun yanında alıyor soluğu, sabah sen uyanmadan geri geliyor. Görüyor musun, yüzüne bakan melek gibi adam sanır. Böylelerinden korkacaksın." Dedi iç sesim. Çok bile beklemişti, ben hemen damlar diye düşünüyordum.

Ama söylediklerinde hep haklıydı. Ben... Ben o mesajı gördüğüm an şüphelenip bağırıp çağırmalı, ona dünyayı dar etmeliydim. Ona yumuşak davranarak hata etmiştim. Onunla mutlu bir evliliğimiz olacağına inanmak saçmaydı.

"Hani demiştin ya, beni aldatırsa onu yaşatmam diye. Yap şunu. Çekmeceye sakladığın bıçağı sapla kalbine." Dedi iç sesim.

Haklısın iç ses. Bıçağı çekmeceden çıkarıp battaniyenin altına sakladım. Beni aldatmanın bedelini canıyla ödeyecekti.

"Aferin benim kızıma. Yarala onu. Senin canın nasıl yanıyorsa, onun da canı yansın. "

Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum ki, neden canım yanıyordu? Neden ihanete uğramış gibi hissediyordum? Neden öfkeden deliriyordum?

"Çünkü sana verdiği sözü tutmadı. Bu sana ihanet sayılır. Onu sevmene gerek yok. Canın yanıyor, çünkü ona bir şans verdin, normal evli çiftler gibi davranmaya çalıştın, tüm duvarlarını yıktın, ona gerçek seni gösterdin. Ama o ne yaptı, seni uyutur uyutmaz sevgilisine koştu. Ona yüklediğin anlam yüzünden canın yanıyor işte." Dedi iç ses.

Ona bir şans verdiğim için suçluyum, onunla normal bir ilişki kurmak istediğim için suçluyum. Tek suçlu benim. Ama beni kandırmanın bedelini çok kötü ödeyecek, ona dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim. Onun canını çok fena yakacağım. Kilit sesi duyduğumda saatte baktım, sabah saat 6'ya 5 geçiyordu. 3 saat... 3 saattir onu bekliyordum.

Yusuf kapıyı açmaya çalıştığın da tekrar uzandım. Utanmaz, utanmaz nasıl yanıma gelip uzanacak merak ediyordum. Gözlerimi kapatıp bekledim. Biraz oyalandı, önce üstünü değiştirip sonra buraya geldi. Beni uyandırmamak için parmak uçlarında yürüdüğüne emindim. Yanıma uzandığını hissettim, bıçağı güzelce kavradım.

Onu affetmek mümkün mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin