Yeni bölüm geldi 🤗🤗
Multimedya: Kahraman Deniz garezi var
★★★Bölüm 3: Senin umudun olmak istiyorum ★★★
Zaur hiç durmadan birşeyler söylüyordu. Sanırım Yusuf'u koruduğum için bana kızgındı. Fakat ben doğru bildiğim şeyi yapmıştım. Yusuf suçsuzdu. Kendi canına kıymak isteyen bendim. O sadece beni kurtarmıştı. Elbette canıma kıymak istediğimi hiç kimseye anlatmadım. Sadece kazaydı, dedim. Vazo kırıldı ve ben toplamaya çalışırken Yusuf geldi, bana engel olmaya çalıştı fakat onunla kavga ettim ve elimi yanlışlıkla kestim, panikledim. Yusuf da cam parçasını elimden almaya çalışırken avucuna battı. Zaur söylediklerimde mantık aramak yerine, direk Yusuf'u suçlayıp duruyordu. Ona olan nefreti iki kat artmıştı.
Onu dinlemiyordum, çünkü aklım başka yerdeydi. Yusuf'un söylediklerini bir türlü aklımdan çıkartamıyordum. Video izler gibi başa sarıp sarıp aynı sözleri duyuyordum. Beni kurban olarak seç, demişdi. Evlen benimle. Bunlar koca bir saçmalıktı, evet saçmalık. Bu dediği şey mümkün değildi. Onu kullanmak istemiyordum. Ona acıdığım için değil, elbette.
Sebebini kendime bile açıklamakta zorluk çekiyordum. Onu istemiyorum. İstemiyorum işte.
"Belki de kullanmalısın." Dedi iç sesim.
"Yapamam diyorum sana."
"Prensesim neyi yapamazsın?"
Yüksek sesle söylemiştim, ah iç ses neden olmadık zamanlarda ortaya çıkıyorsun ki.
Zorla gülümsedim. "Ben düşünüyordum sadece, boşver. Sakinleş biraz bak ben iyiyim. Böyle yaparak kendine zarar veriyorsun." Dedim.
"Sana bir şey oldu diye ne kadar korktum haberin var mı? Şirketten buraya nasıl geldim hatırlamıyorum. Sana bir şey olursa ne yapardım ben."
Alnıma küçük bir öpücük bıraktı. Her geçen gün ondan ayrılmak daha da zorlaşıyordu. Beni seviyordu, bunu görebiliyordum. Ancak biz bir aile olamayacaktık. Bu imkansızdı. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu.
İnsan ne kadar garip canlı değil mi? Sabah neşeyle uyandığım günü ağlayarak noktalayacağım. Gün doğumu ve batımı gibi aynı... Gün batar ve tüm neşe kaybolur. Aynı şimdiki gibi. Fakat benim için artık güneş doğmayacak...
"Bana bu kadar bağlanma. Hayatta ne olacağını bilemeyiz. Üzülmeni istemem." Dedim düz tutmaya çalıştığım bir sesle. Onu kırmak zorundaydım, şimdi kırılmazsa gelecekte çok üzülecekti.
Sert bir şekilde, "Sakın! Sakın, bir daha böyle şeyler söyleme. Sana hiçbir şey olmayacak ve biz hiç ayrılmayacağız. " Dediğinde hiçbir şey söyleyemedim. Ondan korkmuyordum, fakat onun kırılmasına da gönlüm el vermiyordu. Yusuf haklıydı, sanırım... Belki de... Hayır. Saçmalama. Böyle bir şey yapmayacaksın.
★★★
O olayın üstünden iki gün geçmişti. Yusuf o günden sonra hiç yanıma gelmemişti. Belki de söylediklerinin yalnış olduğunu o da anlamıştı. Yüzü olmadığı için karşıma bile çıkamıyordu. Aklım da, kalbim de karma karışıktı, ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemiyordum.
"Yusuf haklı Aynur, dinle onu. Yoksa Zaur seni bırakmaz." Dedi iç sesim.
"Yusuf'a "evet" desem nolacak sanki Zaur beni bırakacak mı? Yusuf'a neler yapabileceğini tahmin edebiliyor musun?"
"O kadar önemli mi? Senin hayatını mahvetti. Anne bile olamayacaksın. Yusuf bunları haketti. Onunla evlen, evlen ki sevdiği kızla mutlu olmasın. Sen bir bebek sahibi bile olamayacakken o Naila ile bir sürü bebek yapıp, aile pozları kesecek. Sen ömür boyu yalnızlığa terk edilmişken o sevdiği insanla mutlu olacak. Sence bu doğru mu? Bunların sebebi oyken mutlu olması doğru mu? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu affetmek mümkün mü?
RomanceKimine göre kolay, kimine göreyse zordur affetmek. Bazense imkansızdır. En çokta katilini affetmek zordur. Hayallerinin, umutlarının, geleceğinin katilini... Ben bahtsız bir prenses olarak, savrulan yaprak misali rüzgara teslim olmuşken, o kaderimiz...