Bölüm 22: En hayırlısı neyse...

7 1 0
                                    

Merhabalar herkese. Yeni bölüm geldi 🤗 keyifli okumalar ☺️☺️

Multimedya: Sami Yusuf Allahu Allah

★Bölüm 22: En hayırlısı neyse...★★★

Yaşadığım şokun etkisiyle ne diyeceğimi bilmiyordum. Şimdi Yusuf'un gerçek annesi onu evlatlık alan aileyi mi öldürmüştü? Yusuf bunları duysa yıkılırdı. Ona bunu nasıl söyleyecektim? Nasıl halam senin annen diyebilirdim?

"Baba bu nasıl olur? Baba ben.."

"Biliyorum kızım şoktasın. Seni çok iyi anlıyorum. Ama halanın hiçbir suçu yok, tüm suç benim. Ben 10 yıl sonra kardeşime çocuğunun yerini söylemeseydim, o kaza olmazdı. Gönül hanıma o lanet sözleri söylemeseydim intihar etmezdi. Tüm suç benim kimsenin değil. Yıllardır bunun vebali altında eziliyorum. Herşey, herşey benim suçum." Dedi ağlamaklı bir sesle.

"Gönül hanım intihar mı etti? Yani o kazada ölmemiş miydi?" Art arda yaşadığım şokla doğru dürüst cümleler kuramıyordum. Ben gerçekten neyin içine düşmüştüm? Bu basit bir trafik kazası olmalıydı, bu kadarı çok fazlaydı. Bunları ben kaldıramıyorsam, Yusuf nasıl kaldıracaktı? Nasıl hayatına devam edecekti?

"O kaza günü Venera'dan bir mesaj aldım. Gönül ve Harun'un evinde olduğunu, onu hemen almamı söylüyordu, hemen oraya gittim. Eve gittiğimde kardeşim baygındı ve başında kan vardı, ambulansı aradım, en yakın adamıma da Harun'u bulmasını söyledim. Kardeşim hastanedeyken adamım aradı, Harun'un arabası kaza yapmış. Buna da benim adamım Nihat sebep olmuş. Bunu duyduğumda çok kızdım, Harun ve Gönül en yakın hastaneye kaldırılmıştı, yani bizim gittiğimiz hastaneye. Kapıya çıkıp bekledim, ambulans geldi, Harun kaza yerinde ölmüştü, Gönül ve Yusuf yaralı olarak kurulmuştu. Yusuf hastane koridorunda küçük elleriyle yüzünü kapatıp, ağlıyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Onun dünyası başına yıkılmışken bir de ben yangına körükle gitmek istemedim. Sustum. Zaten kardeşim başına aldığı darbeden dolayı hiçbir şey hatırlamıyordu, bu yüzden en doğru karar çocuğun Gönül de kalmasıydı. Kardeşimi tedavi için İsviçre'ye gönderdim."

Gözlerini kapatıp derin nefes aldı.

"Kazadan bir kaç ay sonra Gönül hanımı ziyarete gittim. Perişan haldeydi. Psikolojik sorunları vardı, bağırıp çağırıyor, durmadan Yusuf'u suçluyordu. Yusuf daha çocuktu, onun ne günahı vardı ki? Yusuf'a böyle davranmasına çok kızdım. Yusuf'a odasına gitmesini söyledim. Sonra da Gönül'e tokat attım. Kendine gelmesini yoksa Yusuf'u elinden alacağımı söyledim. Aniden üzerime yürüdü. 'Neden verdin o uğursuz çocuğu bana,' diye bağırdı. 'Onun yüzünden o kadını öldürmeye çalıştım, onun yüzünden sevdiğim adam öldü. Hepsi onun yüzünden. Eğer onu bana vermeseydin, ben ona bu kadar bağlanmayacaktım, kocam da yanımda olacaktı. Hepsi o uğursuz çocuk yüzünden.' Sözleri hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Ben hem kardeşimin, hem de onların hayatını mahvettim kızım. Ben Yusuf'u.. Kızım ben... Çok pişmanım."

Babamı ilk defa ağlarken görüyordum. Karşımda çocuk gibi ağlıyor, gözyaşlarını tutamıyordu. Bana bakmadan konuşuyor, gözyaşlarını saklamaya çalışıyordu. Ona belli etmemeye çalışsam da gözyaşlarını görüyordum.

"Sonra öğrendim ki Gönül intihar etmiş. Yusuf'u yetimhaneye vermişler, onu yanıma almak istedim, ancak Yusuf bunu kabul etmedi. Benim her yıl gittiğim yetimhane Yusuf'un kaldığı yetimhane. Sonra Bakü Devlet Üniversitesinin yazarlık fakültesine girdiğinde ona burs ayarladım. Okudu, kitabını çıkarsın diye ona yine destek oldum. O kendi ayakları üzerinde durana kadar ona yardım etmeyi planlıyordum. Kader işte. Senin yaşadığın kaza sayesinde evlendiniz. Aslında sizi evlendirmeyi çok istemiştim, ama sen Zaur'la evlenmek istiyorum, diye karşıma çıkınca vazgeçtim. Kadere bakar mısın bir şekilde karşılaştınız ve evlendiniz. Aslında bir nevi benim istediğim oldu. Bu yüzden siz evlenmek istediğiniz de karşı çıkmadım. Senin Zaur'u sevdiğini bildiğim halde sustum. Çünkü bir gün Yusuf'u seveceğinden emindim."

Onu affetmek mümkün mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin