Giriş bölümü: Savrulan yapraklar

52 3 16
                                    

Merhaba sevgili okucularım ve canım arkadaşlarım 😍👋 Geçmiş hikayelerim de yanımda olan ve şimdide beni yanlız bırakmayan herkese teşekkür ederim. Umarım bu sefer de yanım olursunuz ve benim hayal dünyamın tadını çıkarırsınız. Şimdiden sizi kocaman öpüyorum.

Yarın sınava girecek olan canım kuzenim, başarılar diliyorum 💙💙 bu bölüm senin için ZhraDadaova9

Her yeni hikaye, yeni bir dünya demek. Yeni karakterler, yeni düşünceler... Evet, bu sefer karakterlerim diğer karakterlerime benzemiyor,  bir az çılgın, bazen aşırı, bazen bencil ve bazen fazla manyakça şeyler yapacaklar. Mantık bir az onlarda az... Diğerleri gibi herşeyi ince detayına kadar düşünmüyor, sadece kalpleriyle hareket ediyorlar. Hurşit gibi hayalperestte değiller... Kızacağınız çok şey yapacaklar, bazen kitaptan çıkartıp tokatlamak isteyeceksiniz, fakat onları seveceksiniz...Çünkü onlar da bizden biri... Onlarda insan ve insanlar hata yapar...

Kalbinizi ısıtacak, size sabrı öğretecek bir hikayeye başlamaya hazır mısınız? Hadi kalplerinizin ısınmasına, gözlerinizin dolmasına izin verin 🤍🤍. Hikayemizin rengi beyaz, aynı karakterlerim gibi... Ben çok konuştum, hadi girişle başlayalım, umarım beğenirsiniz. Bölüm sonunda görüşmek üzere 🤍🤍😘

Multimedya:

★★★Giriş bölümü: Savrulan yapraklar★★★

Kimine göre kolay, kimine göreyse zordur affetmek. Bazense imkansızdır. En çokta katilini affetmek zordur. Hayallerinin, umutlarının, geleceğinin katilini... Kaderin oynadığı oyunu bilemezdim. Bana herşey dümdüz gelirken bir anda karma karışık olan bu hayat yolculuğunda kendi başıma yürüdüğümü düşünürken bu deli adamın, hayallerimin katili olan bu adamın bana, kalbime dokunabileceğini nereden bilebilirdim ki?

Ben bahtsız bir prenses olarak, savrulan yaprak misali rüzgara teslim olmuşken, o kaderimizi değiştirmeye and içmiş bir şövalyeydi. Masallar da prensesler prenslere aşık olurdu, şövalyelere değil... Peki ya şimdi bir şövalye bir prensesi kendine aşık edebilir miydi?

Soruların cevabını zaman geçtikçe alacaktım. Şimdiki deli halimin yerini ılımlı bir kız aldığında...

Tüm sosyete haberlerinde ben vardım. Herkes benim hakkımda ah ne talihsiz kız, diye yazıyordu. Ne talihsiz kız.... Ne talihsiz...

Telefonu fırlatıp attım.

" Evet. Evet. Ben Aynur... Aynur Kerimzade. Düğününe bir gün kala geçirdiği trafik kazasıyla ayaklarını kaybeden, o talihsiz kız benim... Azerbaycan'ın en zengin ailelerinden olan Kerimzade ailesinin biricik kızı. Evet... Evet... Ne kadar acınası bir durum ama..." Kendi kendime söylendim bir süre.

"Neden telefona bakıyorsun, aptal." Dedi iç sesim.

İç sesim de benimle aynı fikirdeydi, ne mutlu bana. Kazadan sonra iç ses diye bir şey ortaya çıkmıştı. Durmadan benimle konuşuyor, beni yavaş yavaş delirtiyordu. Normal biri miydin diye sorsanız? Kazadan önce, evet. Dümdüz bir hayatı olan, dümdüz bir kızdım...

Haberleri okudukça üzülüyor, üzüldükçe okumaya devam ediyordum. Mazoşisttim, acıdan besleniyordum. İnsanların bana acıyan sözleri ve yalandan üzgün tavırları sinirlerimi bozuyordu. Bomboş hastane odasında yapayalnızdım. Bu benim tercihimdi. Çünkü insanların bana acıyan gözlerle bakmasına dayanamıyordum. Ben zayıf değildim. Ve hiç kimsenin böyle düşünmesine izin vermeye niyetim yoktu. Ben güçlü bir kız gibi davranacak, kimsenin ağzına laf vermeyecektim.

Onu affetmek mümkün mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin