Bölüm 15: İlk öpücük

19 2 32
                                    

Merhabalar herkese. Yeni bölüm geldi 🤗 keyifli okumalar ☺️☺️

Multimedya: Kürşat Gürel bir gülüşü var

★★★Bölüm 15: İlk öpücük★★★

Mayıs ayının sonlarına yakındı. Havalar yavaş yavaş ısınmaya başladı derken aniden sıcaklar düştü. Söylenenlere göre tüm yılların en sıcak yazı olacaktı. Bakü her zaman sıcak bir yer olmuştu, bu yıl ise ekstra ekstra sıcaktı. Daha Mayıs ayında bu kadar sıcak varsa diğer aylar nasıl geçecekti Allah bilir.

Bu yıl her yıl olduğu gibi tatile gitmeyecektim. Her yaz Bodrum, Antalya gezen ben bu yıl bu nefes kesen sıcakları denize girmeden atlatacaktım. Bugün yemek hazırlamakta Yusuf'a yardım etmeyi düşünüyordum. Bu aralar yeni kitabı üzerinde çalıştığı için geceler uyumuyordu. Tüm günde benimle ilgilenmekten dinlenmeye fırsatı olmuyordu. Böyle giderse düşüp bayılacaktı. Ona yardım ederek yükünü hafifletmeye çalışıyordum, ama başarılı olamıyordum. Tek başına iş yapmak benim için zordu, ondan yardım alarak yaptığım işin de ona pek faydası olmuyordu.

İnsanlara yük olmaktan başka hiçbir işe yaramıyordum. Bazen kendime bu yüzden kızıyordum. Bir insanın herhangi bir uzvu olmadan yaşaması ne kadar zormuş, böyle insanları şimdi daha iyi anlıyordum. Hep birilerine muhtaç olarak yaşamak işgence gibiydi. Yerinden kalkamamak, kendi başına dolaşamamak bunlar çok ağırdı. İnsan sapasağlam olunca anlayamıyor tabi, ne onların hissettiklerini, ne de düşüncelerini. İlk zamanlar yaşamak istemiyordum, birilerine muhtaç olarak yaşama düşüncesi bile beni çıldırtıyordu. Aslında şimdi de değişen pek bir şey yoktu. Yusuf evde olmadığı zamanlar hiçbir şey yapamıyordum. Ya düşersem korkusuyla hareket bile etmiyordum.

O yanımda olduğunda kendimi özgür hissediyordum. Korkmuyor, kendimi asla kısıtlamıyordum. En yakın arkadaş, ya da kanka gibi rahat hissediyordum onunla. Ama tam olarak hissettiğim şeyin adı arkadaşlık değildi. Daha farklı bir şeydi, daha derin. Ne desem yarım kalıyordu bu duygu karşısında. Ne isim verebiliyor, ne de bu duyguyu yok sayabiliyordum. Aklımı kurcalayıp duruyordu hep. Evet diyordum bu sefer tam adını buldum, yine yanılıyordum. Bana her yaklaştığında kalbimin çarpmasına bir anlam bulamıyordum mesala. Heyecan diyordum hep, ancak heyecan bir defa olurdu, tamam iki defa olsun. Ama üç, dört, beş, hatta altı kez çarpan bir kalbe heyecan diyemezsin ki, artık bunun sebebi başkadır. Durmadan bahaneler üretiyordum, artık bahanelerim tükenmiş kaçacak bir yerim kalmamıştı. Yine de bir yol bulmuştum, her zaman bir yol bulunurdu zaten, yeter ki aramayı dene

Ona karşı hissettiğim şeylere isim koymadan rastgele yaşamak istiyordum hayatı, öyle ucundan her an kopacakmış gibi. Sadece anı yaşamak, aşırıya kaçmadan gelecek için umutlanmak istiyordum. Geçmiş ne olacak, derseniz, geçmiş zaten geçti. Ona sıkı sıkı bağlanmamak gerekiyordu. O kaza oldu evet, ikimizin de hayatı mahvoldu, ama o kadar. Mahvolmuş bir hayattan yeni bir başlangıç yaptık. Ve bu başlangıçta hüzüne yer yok. Ben kendime bir söz vermiştim sadece mutlu olacaktım. Tüm insanlara, dünyaya, hatta kendime inat mutlu olacaktım. Bunu sonuna kadar hakkediyordum. Artık bunun farkına varmıştım. En önemlisi de kendi değerimin farkına varmıştım.

Bugün Yusuf her zaman olduğundan daha mutluydu. Arkadaşı Şahin bizi evine davet etmişti. Heyecanla ev işlerini bitirmeye koyulmuştu. Bahçe işlerini halledip, öğle yemeğinden kalan bulaşıkları makineye yerleştirdi. Yetiştirmesi gereken kitap olsa da, arkadaşı için vakit ayırabilmişti. Şahin'in karısı Günay'ı en son düğünde görmüştüm. İki tane de çocukları vardı Nilay ve Faruk. Şahin evliliğimizin sahte olduğunu biliyordu, ancak karısı bilmiyordu. Yusuf arkadaşından söylememesini rica etmişti. Şahin karısından bir şey saklamak istemese de, arkadaşının fikrine saygı duymuştu.

Onu affetmek mümkün mü?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin