"Ne yaptığını zannediyorsun sen?"Randall, arabayı durmadan taşlı yolda sürüyor, bir yere çarpmamak adına gözünü yoldan ayırmıyordu. "Geri dön, piç herif, geri dön!" Ona durması için vurmaya başladın ancak bu sizi arabanın dengesi bozulduğu için sarsmaktan başka bir işe yaramadı.
"Olmaz, geri dönemem, anla." diyordu bağırarak, şok içerisinde ona baktın, korkuyordu. "Anlayamam!" diye bağırdın, "Babamız orada onlarla savaşırken asla anlayamam!" bunu dedikten sonra kısa süreliğine randall ile gözgöze geldiniz, endişeli bakışları ile durup durmamak arasındaydı.
Arabayı yavaşlattığı sırada, liv, tekrardan levyeyi boynuna geçirdi, "Piç kurusu, en başından seni evimizden kovmalıydım, öldüreceğim seni," diyerek boğmaya başladı. Kendini kurtarmak için ellerini direksiyondan çeken randall, arabanın kontrolünü kaybetti. Biraz sarsılma ile araba, ağaçlık alana doğru yön değiştirdi.
Dikkatini randall'dan çekip yola çevirdiğinde, son olarak gördüğün şey, yolunuzun tam önünde olan bir ağaçtan ibaretti.
_______________________________________________________
Bilincin yerine geldiğinde, bileğinde olan acı, senin inlemene sebep oldu. Gözlerini yavaşça açıp, kafanı yavaşça oynatıp, çevrene bakındın. Gün doğmuştu, sürücü koltuğunda kimse yoktu. Bir hışımla arkanı döndün, liv arka koltukta baygın bir şekilde yatmaktaydı.
"Liv?" diyerek ona uzanmaya çalıştın ancak sol bileğindeki ağrı, durmana sebep oldu. Dün geceden hatırladığın şey, ağaca çarpmadan önce kafanı kollarında korumandı, bu yüzden bileğinin hasar almış olması gerekiyordu. Gözlerini kırpıştırdın, sağ elinle kapını açıp, arabadan çıkmadan önce derin nefesler aldın. Ayağınla yarım açtığın kapıyı daha da itekleyip, yavaşça arabadan çıktın.
Etrafına baktığında, uzakta gelmekte olan bir kaç yaratıktan başka, hiçbir şey yoktu. Diğer tarafa ilerledin, orada da yoktu. Randall'a dair hiçbir şey yoktu. Başının ağrısı, geçirdiğin sarsıntı, doğru düşünemiyordun, o sırada, arabanın içinden bir mırıltı geldi.
"Liv?" diyerek sol arka kapıyı açtın, liv, yavaşça ayılıyordu. "Ash?" diyerek etrafa bakındı, ona elini uzatıp burada olduğunu hissettirdin. "Buradayım, iyi misin?" diyerek ayılmasına yardımcı olmak için soru sordun. "Başım," diyerek kafasını tuttu, görünüşte pek bir şey olmamış gibiydi, sadece bir kaç sıyrığı vardı ve kaşında bir yara vardı.
Bir kaç dakika sonra liv, ayağa kalktı. "O şerefsiz, nerede?" diyerek başının arkasını ovdu, kızılla sarının karışımı olan şaçları, karmakarışık olmuştu. "Gitmiş," diyerek sağ elini beline koydun, o anda, silahının yanında olmadığını fark ettin. "Silahım, silahım yok."
"Kaybettin ya, hem benimki yanımda," diyerek elini beline götürdü, sonra ise gözleri açıldı ve hareketlerini hızlandırıp aracın içini aramaya başladı. "Asıl benim, yok, silahım yok." diyerek endişe ile baktı. "Randall, o şerefsize neden güvendiğimi anlamıyorum." sağ elini alnını sıvazlamak için kullandın.
"Çantam da yok Ash, senin çantan," diyerek sana bakındı, kemerle bağlı olan çantana baktın, iyi bir izci düğümü belki de hayatınızı kurtardı, diye düşündün. "Kontrol eder misin bir şey almış mı?" diyerek liv'e sırtını döndün. Liv, çantanı kontrol ederken, neler olduğunu söylüyordu. "Hiçbir şey almamış,"
"Sadece benim eşyalarımı mı almış,"
"Baltam yok." diyerek kemerini gösterdin. "Eline ne oldu?" konuşma boyunca sol elini havada tutuyor, hareket ettirmiyordun. "İncindi," liv, dediğin şeyle arkanı dönmeni işaret etti. Döndüğünde çantandan bir ilkyardım seti ve krem çıkardı. "Elini ver," diyerek seni kendine döndürdü. "Elim değil, bileğim." diyerek yönlendirdin. Eline almış olduğu kremi bileğine sürdü, bandajı sarıp, kesmek için bıçağını alacaktı ki, randall, onu da almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıp - daryl dixon
Fanfiction"Seninle düşündüğünden daha çok benziyoruz." "O halde nasıl hissettiğimi de anlayabilirsin, bırak peşimi." daryl dixon fanfic. uyarılar: bazen ağır bir dil kullanılabilir.