Uyarı: Bölüm içerisinde uygunsuz tabirler vardır._________________
Bir kamyonetin arkasında, ellerin ve ayakların bağlı bir şekilde, ağzına yapıştırılmış bantla oturuyordun. Kafanı kamyonete yasladığından, kamyonetin her hareketinde kafanı çarpıyordun. Buna rağmen tepki veremedin, düşüncelerin, hissettiklerin, tam bir kaos içindeydi.
Bu insanların sizi neden aldığı, nereye götüreceklerini, size ne yapacaklarını bilmiyordun. Bu seni, yaratıkların seni korkuttuğundan daha çok korkutuyordu.
Liv'e dönüp baktığında, durumu senden farklı değildi. Bakışlarının üzerinde olduğunu hissetmiş olmalı ki, sana döndü. Bu kişilerden, durumdan nasıl kurtulabileceğini düşünüyorken, Liv, elleri ile senin ağzındaki bandı çıkardı. Yaptığı hareket ile, buradan kurtulmak için aklına gelen fikirle konuştun.
"Liv, kurtulmak için savaşmalıyız." diyerek ellerini uzatıp bandını açtın, liv seni onayladı. Ardından, liv'in elindeki düğümü çözerek kurtulmasını sağladın, liv ayağındaki iğleri çözdükten sonra senin elindeki ve ayağındaki ipleri çözdü. Hızlıca yere yatıp, sessizce beklediniz.
Silahınız yoktu ancak yumruklarınız onlar için hazırdı, ayrıca, silah ihtiyacınız sadece yaratıklar için geçerliydi.
Yine de, botunun arasına koyduğun küçük bıçağı çıkarıp, liv'e uzattın. Senden alıp uzun kollu tişörtünün içine sakladı. "Ayaklarınla kenarları iki üç saniye tekmele, atladığımızı sanmaları lazım." seni onaylayıp yan döndü, hazır olduğunuzda, ilk önce sen, sonra o, kenarları tekmelediniz.
Araba bir kaç dakika sonra durdu, içerisindeki adamlar araçtan inip, arka tarafa yaklaştıklar. Nate, senin olduğun bölgeye baktığı anda, yüzüne sert bir yumruk attın. Burnunu tutarak geri çekildiğinde, ayaklarının üzerine çömelerek kalktın. İlk önce arkadaşını kontrol eden sean, seni gördüğünde sana yaklaşıp silahını çekti.
Arabanın üzerinden ona zıplayıp, yere düşmenizi sağladın. Yerde siz boğuşurken, bir silah sesi duyuldu. Senin durmana sebep olan ses, sean'ı ürkütmedi bile. İki eliyle seni boğazlamaya başladı, gittikçe sıkılaşan elleri, neredeyse boynunu kıracak gibiydi.
"Sean, dur!" nefes nefese diğer taraftan gelen dave, sean'ı durdurdu. Sean, ellerini boğazından çektiği anda, derin bir nefes aldın. Olayın şoku, boğazındaki acı ve nefesini kontrol etmek, seni zorluyordu.
Üzerinden hâla kalkmayan sean, "Ne oldu? İzin verde şunun işini bitireyim," diyerek dave'e sinirli bir ifadeyle baktı. "Hayır, hayır, onları öldürmeyin. Bunlardan sonra," gülmeye başlayıp, "Bütün bunlardan sonra, onları ölmek için yalvartıracağım, özellikle de o küçük kaltağı!" diye seslendi, bir eliyle karnını tutuyordu.
Sean, dave'in söylediği şeye gülerek üzerinden kalktı. Yerde nefes nefese olan sana bakıp, nefes verdi. Bir hışımla seni yerden kaldırıp, seni arabanın arka koltuğuna koydu, nate'in getirdiği, az önce çözmüş olduğun ipleri tekrar bağladı. "Kardeşim nerede?" sean ellerini bağlarken, sordun.
"Birazdan yanına gelir." diyerek sana baktı.
"Ne demek yanıma gelir? Liv!" diyerek bağırdın, duyduğun silah sesi ve liv'in sessizliği seni korkutmuştu.
"Eğer kız kardeşime bir zarar verdiyseniz, sizi ellerime öldürürüm!" diyerek bağırdın, karşındaki adamı tekmeleyerek. Sean, seni içeri itip kapını kapadı, koltukta geri düşmene sebep oldu.
Kendini düzeltip, etrafına bakarak bağırmaya devam ediyordun ki, kız kardeşinde bağlı bir şekilde sol kapıdan içeri sokuldu. "İyi misin?" diyerek ona yaklaştın, başıyla onayladı. "Ashley, korkuyorum." ona yaklaşıp, bağlı ellerinle yüzüne dokundun. "Korkma, ben yanındayken kimse sana zarar veremez. Anladın mı? Ve şu an korkmamız gerekmiyor, şu an yapmamız gereken tek şey, kurtulana kadar savaşmak olacak, Liv." diye sessizce konuştun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıp - daryl dixon
Fanfiction"Seninle düşündüğünden daha çok benziyoruz." "O halde nasıl hissettiğimi de anlayabilirsin, bırak peşimi." daryl dixon fanfic. uyarılar: bazen ağır bir dil kullanılabilir.