"Onlarla devam edeceğim," dedin, o sırada Maggie'nin yükselen sesi ile ona döndün, "Ne dedin?" onu bırakmak istemiyordun ama Marco ve Calix'e yeniden sırt dönemezdin. "Maggie," dedin, dinlemesini umarak ancak, pek mümkün değildi. "Saçmalıyorsun, hiçbir yere gitmiyorsun. Eğer onları çok istiyorsan, bizimle gelsinler." dedi, derin bir nefes aldın. "Onları peşimden sürükleyemem Maggie, üzgünüm," dedin."Ashley, konuşabilir miyiz?" diyerek araya girdi Marco, dikkatini sana kırgınlıkla bakan arkadaşından çekip, ona çevirdin ve onayladın. "Arka tarafta," diyerek aracın arkasını gösterdi. O tarafa doğru ilerlerken, Calix'e baktın, sessizdi, normalde olduğundan daha çok sessizdi. Sorunlar olduğunu biliyordun, belki de Fern ile kavga etmişlerdi, belki de seni burada bu halde bulması onu sinirlendirmişti.
"Onlarla devam etmek istiyor musun?" diye sordu, Marco. "Marco, sizi bırakamam," dedin. "Ashley, seninle gelebiliriz, bir grubun içerisinde olmamız daha iyi olur, biz ikimi-" sözünü keserek, "İkiniz?" diye sordun, sorduğun soruyla Marco'nun yüz ifadesi değişti. "Fern," dedi, boğazını temizleyerek devam etti, "Başaramadı." Duyduğun kelimeler karşısında şaşkınlıkla Marco'ya baktın, dediği şeyin doğru olmamasını diliyordun. Fern ile fazla yakın değildin ancak bunu duymayı istemiyordun.
"Üzgünüm," dedin, "Nasıl oldu?" diye sordun, Marco derin bir nefes alarak, konuşmaya başladı, "Bundan bir kaç gün önce,"
"Fern!" diye seslendi Marco, elindeki ölü tavşanı göstererek. Fern yüzünü ekşiterek, gence yan bir bakış atıp, "Onu sen temizleyeceksin," diyerek kamp ateşinin yanından kalktı. Bakışlarını elinde harita ve pusula ile buraya gelmekte olan Calix'e çevirerek, "Biraz dinlenmelisin," dedi. "Emin ol, Ashley'i bulacağız." diyerek Calix'in yanına ilerledi.
"Yanlış bir işaret vermiş olabilir mi?" diye sordu Calix, yüzündeki ifadeden ve verdiği cevaptan anlaşılıyordu ki, tek istediği Ashley'e ulaşmaktı. "Bilmiyorum," dedi Fern, tekrardan ilgisini kaybettiği Calix'e karşın. Ashley'e gerçekten çok sinir olmaya başlamıştı, burada bile değilken onun aklından çıkmayışın, aralarında bir şey olmamasının suçunu sadece Ashley'e yıkmıştı.
"Günlerdir onu arıyoruz, en başından gelmemeliydik." dedi ağız arasından, duyulsun istememişti ancak Calix ağzından çıkan her bir kelimeyi işitmişti. "Ne dedin?" diye sordu, onun için çok tuhaf bir durumdu bu. Sonuç olarak hepsi arkadaşını arıyordu, ondan bu kadar nasıl kolay vazgeçebilmişti ki? "Diyorum ki, biraz dinlenmeliyiz." Fern, Ashley'i aramaktan yorulmuştu. Biraz olsun normal konulardan konuşmak, durmak istiyordu. Calix ise durmadan her yerde Ashley'i arıyordu.
"Onu bulmadan olmaz," dedi Calix, buna karşın Fern, sinirlenerek, "Calix, gerçekten bizi bir gece yarısı bırakıp gitmiş olan bir kız için bu kadar emek sarf etmen doğru mu?" diye sordu. Calix, "Bizi terk etse, haritayı bırakmazdı." dedi karşılık olarak. "Hayal dünyasında yaşıyorsun, Calix." dedi Fern, "Bizi önemsemediği çok açık, neden bu kadar uğraşıyorsun?" duymak istediği şeyleri almaya çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü Calix, cevap vermek yerine, ateşin yanına oturmuş, haritaya bakmaya devam ediyordu.
Fern, o anda içinde biriken öfke ile Calix'in yanına ilerleyip, elindeki haritayı alıp ateşe fırlattı. Calix, yaptığı hareket ile ayağa kalkıp, şaşkınlık ile yanan haritayı almak için bir dal parçasını aldı. Dal parçası ile hızlıca yanan haritaya vurarak, ateşten çıkmasını sağlayıp, yanmaya devam eden kısımlarını ayağı ile söndürmeye çalıştı. "Ne yaptığını zanmediyorsun?" diye bağırdı, sönen haritayı eline alarak, üzerine bulaşmış kül ve toprak kalıntılarını silerek, yarısı yanmış olan kısmına bakıyordu. Ashley'in işaretlediğinin yarısı yanmıştı, zaten normal haritada onu bulmak bu kadar zorken, böyle bir haritada nasıl bulacağını bilmiyordu, Calix.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayıp - daryl dixon
Fanfiction"Seninle düşündüğünden daha çok benziyoruz." "O halde nasıl hissettiğimi de anlayabilirsin, bırak peşimi." daryl dixon fanfic. uyarılar: bazen ağır bir dil kullanılabilir.