0.4-Fck Biology

88 12 0
                                    

"neden ayırdın ki beni?"

"Hoseok eğer ayırmasaydım sen zarar görecektin. Yanında iki arkadaşı olan birine tek kişi dalınır mı ya?"

"bana güvenmiyor musun? Üçünü de gücümün hepsini kullanmayarak yere sererdim ben!"

"tabiki de sana güveniyorum. Ama sahada o çocuğun arkadaşları da vardı. Ayrıyetten bizden nefret eden çocuklarda oradaydı. Sadece üç kişiyle değil en az 10 kişiyle kavga etmen gerekirdi. Misook abla senin sağ salim eve dönmeni istiyor"

Hoseok oflayıp elimi bırakınca olduğum yerde durdum. Hoseok'ta biraz ilerleyip arkasına bakınca yanıma geldi.

"neden devam etmiyorsun?"

"Hoseok. O çocuk sana ne anlattı?"

"önemsiz birşey. Gel hadi"

Cümlesini bitirip kolumu tutarak beni sürüklemeye başladı. Kolumu çekip ciddi bir ifade ile ona baktım. Tekrardan oflayıp bana döndü.

"bana bile böyle davrandığına göre önemli. Ya anlatırsın ya da gider o çocuğa sorarım"

Derin bir nefes alıp saçını karıştırdı. Ardından bana bakıp elimi nazikçe tuttu.

"şuradaki kafeye gidip konuşalım. Böyle ayak üstü anlatılacak bir olay değil"

Gözlerime yalvarırcasına baktı. "peki" dediğimde beni sürekli gittiğimiz kafeye doğru götürmeye başladı. Kafeye girdiğimizde boş bir yere oturup sipariş verdik. Hoseok bana bakıp iç çekti.

"o çocuk bana senin hakkında iftiralar attı. Senin başkalarıyla beni aldatıp, onlarla birlikte olduğu konusunda saçma sapan bir şey anlattı"

"inanmadın değil mi?"

"Yoongi. Tabii ilk başta inandım. Kime söylenirse söylensin herkes ilk başta inanır. Ama biz okulda, hatta evde bile  ayrılmıyoruz. Ki zaten Younghee abla sürekli evde. Benden başka kimseyle de dışarı çıkamıyorsun. Yani böyle birşeyin gerçek olması imkansız"

Bana karşı dürüst olması hoşuma gitti. Gülümseyip utanarak yanağını öptüm. Bir süre okul hakkında konuştuktan sonra kahvelerimiz gelmişti. Telefonumu alıp okul sistemine girdim. Biyoloji notları girilmişti.

"biyoloji sınavı açıklanmış"

Hoseok ağzındaki kahve yudumunu bitirip bana baktı. "gerçekten mi?" diye sorunca başımı salladım. Hoseok telefonunu çıkartıp okul sistemine girerken telefonu bırakıp arkama yaslandım. Kesin bu sene biyolojiden kalacaktım... Hoseok'un notuna bakarken bana dönüp heyecanla "85 almışım!" diye bağırdı. Gülümsedim. Biyolojisi gerçekten de iyiydi. Tebrik ettikten sonra iç çekip önüme döndüm. Notlarım hakkında endişelenirken Hoseok bana dönüp elimi tuttu.

"düşük mü gelmiş?"

Başımı olumlu anlamda salladım. O da iç çekip sıkıntıyla gülümsedi.

"bebeğim çok sorun etme. İkinci sınavlarda ben çalıştırırım seni. Onda bile düşük alsan projen var. Hoca seni seviyor. Ödevlerini zamanında yapıp veriyorsun. Defterin tam. Düşük alsan bile hoca geçirir seni"

Tesellisine karşı gülümseyip teşekkür ettim. Kahvelerimizi içerken Hoseok "ortalaman kaç şuan?" diye sordu. Ona dönüp "daha bütün sınavlar girilmedi ki" diye cevapladım.

"olsun"

Hoseok gülümseyince telefonumu açıp ortalamama baktım.

"89'a düşmüş"

"oha. Kaçtı ki?"

"92"

"60'ın altında mı aldın?"

"maalesef"

"ama yine de 3 puan birden düşmesi imkansız. 30 filan almış olman gerekiyor o kadar düşmesi için"

"sistem biraz garip ilerliyor biliyorsun"

"evette bu kadar düşmesi çok saçma"

"neyse. Yapacak birşey yok"

Gülümseyince o da burukça gülümsedi. Ardından kahvelerimizi bitirip evlere doğru yürümeye başlamıştık. Hoseok topu yerde sektirirken ben ise çantamdan su çıkartıyordum. Suyu içip tekrardan cantama koyduktan sonra Hoseok "ilaçlarını alıyorsun değil mi?" diye sormuştu.

"hm hm. Alıyorum"

"bugün içtin mi?"

"sabah siz gelmeden önce içmiştim. Yemek yedikten sonra yine içerim"

"ilaçlarını aksatma tamam mı?"

"tamamm"

Hoseok gülümseyip kolunu omzuma atınca bende gülümseyip yanaklarım kızararak ona yanaşmıştım. Bir süre sonra bizim apartmana girmiştik. Bizim kata doğru çıkınca Misook ablanın bizden ayrıldığını fark etmemizle birbirimize veda edip evlere dağılmıştık.

Midem bulaniyo ya imdat

My Childhood Is You | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin