[Hoseok'un anlatımı]
Hoseok
Yoongiii
Birkaç dakikaya ordayım
İstersen sizin eve gelebilirim
Younghee abla evde değilse tabii
Yoongi?
Yoonn
Ders mi çalışıyorsun?
1 cevapsız arama
Yoongi endişeleniyorum
Uyuyor musun yoksa?
Gerci bu saatte de uyumazsın ki
1 cevapsız arama
Müsait değilsin sanırım?
Minibüs bizim evin yakınlarında durunca inmiştim. Çok fazla sağanak yağmur yağıyordu. Apartmana hızlıca girip bizim kata çıktıktan sonra Yoongi'nin kapısını çalmış ve sabırızca beklemeye başlamıştım. Kapıyı Younghee abla yaşlı gözlerle açınca "Yoongi evde mi?" diye sormuştum. Younghee abla gülümseyip beni içeri davet edince ayakkabılarımı çıkartıp Yoongi'nin odasına geçmiştim. Yoktu.
"Hoseok. Yoongi evlatlık"
Younghee ablanın dediği şeyle ona dönüp "ne?" diyebilmiştim sadece.
"ve Yoongi bunu öğrendi. Sonra evden kaçtı"
"h-hayır. Şaka yapıyorsun Younghee abla"
"şaka yapmıyorum Hoseok. Eve döner diye bekledim. Ama yarım saat oldu. Telefonunu almadan gitmiş ulaşamıyorum"
Younghee ablanın dediği şeylerle çantamı bırakmış ve Yoongi'nin hırkalarından birini alıp evden çıkmıştım.
"Yoongi'yi bulunca size haber veririm Younghee abla"
Bizim evin kapısına hızlıca vurup annemin açmasını beklerken yukarıdan Minji hanımın indiğini gördüm.
"Minji hanım Yoongi'yi 1 saat içinde dışarı çıkarken gördünüz mü?"
"hayır. Birşey mi oldu?"
"yok hayır. Teşekkürler yine de"
Annem kapıyı açınca hızlıca aynı soruyu ona da sormuştum. Olumsuz cevap alınca aşağı katlara inmiş ve Yoongi'yi görüp görmediklerini sormuştum. En son kata geldiğimde Soobin ablaya da aynı soruyu sormuştum. Yine olumsuz cevap alınca umutsuzca Dohyun'un kapısını çalmıştım.
"Dohyun merhaba. Yakın zamanda Yoongi'yi dışarıda gördün mü?"
"hatırlamıyorum"
"tamam teşekkürler"
Apartmandan tam çıkacakken Dohyun'un "dur" diyen sesini duydum ve arkami döndüm.
"şimdi hatırladım. Bizim okulun oraya doğru gidiyordu"
"tahmini olarak kaç dakika önceydi?"
"yarım saat vardır"
"tamam, çok teşekkür ederim Dohyun"
"birşey degil"
Apartmandan çıkıp okula doğru koşmaya başlamıştım. Kendimi ıslanmaktan korumadığım için çıkar çıkmaz sırılsıklam olmuştum. Yoongi'yi yarım saattir dışarda tahmin bile edemiyordum. Okula vardığımda ismiyle seslendim. Fakat herhangi bir ses yoktu. Yanıma aldığım hırkayı ıslatmamaya çalışırken aklıma sürekli gittiğimiz şelale geldi. Oraya doğru gitmeye başlamıştım.
Var gücümle oraya doğru koşuyordum. Ağaçlar çoğalıyordu. Yaklaştığımı anlayınca ağaçların arasına girip dümdüz yürümeye hızlıca devam etmiştim. Sonunda geldiğimde bankta birinin oturduğunu fark ettim. Soğuktan titremesine rağmen akan suları izliyordu. Hıçkırık seslerinden onun olduğunu anlayınca hızlıca yanına gitmiştim.
"Yoongi?"
Yoongi kafasını yavaşça kaldırıp bana bakınca gözlerimden yaşlar düştü. Kim bilir be kadar üzülmüştü bebeğim... Dizlerimin üstüne çöküp elini tutmuştum. Kendine çektiği dizlerini salıp normal bir şekilde oturduğunda kurukça gülümseyip diğer elini de tuttum.
"biliyor muydun?"
Güçlükle çıkan sesiyle kalbime ağrı girmişti. Derince nefes alıp "hayır. Az önce Younghee abla söyledi" dedim. Yavaşça başını salladığında elimi yanağına götürdüm. Elimde hissettiğim sıcaklıkla panik olmuştum.
"Y-yoongi. Sen yanıyorsun!"
Nedense bu kitap çok iyi gidecekmiş gibi hissediyorum ama bölüm atmayi unutuyorum kk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Childhood Is You | Sope
Fanfiction"Benim çocukluğum sensin Yoongi" "ama Hoseok... Ben ölüyorum" Dedi genç çocuk son zamanlarını yaşadığını bilerek. Ardından bir gözyaşı düştü dudaklarına. Karşıdaki gözlere baktı ve burukça gülümsedi. Yaşayabilecek miydi? İçindeki aşk onu yaşatacak m...