Pamuğa biraz antiseptik solüsyon döktükten sonra Yoongi'ye bakmış ve "biraz acıyabilir" diyerek onu uyarmıştım. "dayanabilirim" diyince gülümseyip yavaşça pamuğu ayağının altındaki yaralara deydirdim. Yoongi'ye baktığımda ağzını kapatıp elinin altındaki çarşafı sıktığını görmüştüm. Aklıma farklı düşünceler gelirken yutkundum.
"sık dişini birazcık"
Dediğim şeyle başını sallamıştı. Islak pamuğu nazikçe ayaklarında gezdirdikten sonra bandajı alıp ayaklarını sardım.
"bittiyse üzerime bişey giyebilir miyim?"
"Yoongi eğer üstüne bir şey giyersen ateşin çok yavaş düşer"
"ama çok üşüyorum"
İç çektim. Ardından aklıma gelen şeyle yanına oturup üstümü çıkardım. "n-ne yapıyosun?" Yoongi'nin telaşlı sorusunu duyunca gülümsedim. Onu kollarımın arasına alıp elimden geldiğince ısıtmaya çalıştım.
"sen hasta olacaksın"
"birşey olmaz"
"h-hayır senin sağlıklı kalman gerek"
Kollarımı bedeninden itmeye çalışmıştı. Fakat şuan aşırı güçsüz olduğu için başaramamıştı. Ona inat kollarımı daha da sıkılaştırdım.
"eğer sen sağlıklıysan ben hasta olsam bile hemen iyileşirim. Uyu şimdi. Yarın okul var"
Direnmeyi bırakıp gözlerini kapattığını gördüğümde gülümsedim. Nefeslerinin düzene girdiğini fark edince saçını öpüp bende uykuya dalmaya çalıştım.
...
Çalan alarmlarla gözlerimi açtım. İkimizin de alarmını kapatıp Yoongi'ye baktım. Gece uyurken vücudunu bana doğru döndürmüş ve kucağıma oturup uyumuş olmalıydı. Elimi alnına bastırıp ateşine baktım. Baya düşmüş görünüyordu. Çıplak sırtına birkaç kere dokunup adıyla seslendim. Gözlerini açıp doğruluğunda gülümsedim. Gözlerime baktığında o da kızarmış yanaklarıyla gülümseyip elimi tuttu.
"okula gelecek misin?"
"daha iyi hissediyorum. Gelirim her halde"
"hazırlanalım o zaman"
Başını sallayıp üstümden kalktı. Gömleğini dolapından çıkarıp giymeye başladığında çantama doğru uzandım. Pazar günü Bucheon'a gitmeden önce dalgınlıkla okul kıyafetlerimle gitmiştim. Buruşmuş olan gömleğimi giyerken Yoongi bana seslendi.
"istersen ütüleyelim gömleğini. Çok kırışmış"
"gerek yok ya, üstüme sweat giyerim"
"sen öyle diyorsan..."
Gülümsedim. Ardından pantolonumu çantamdan çıkardım. Yoongi'nin "odadan çıkar mısın?" dediğini duymamla ona baktım.
"tamam, çıkıyorum"
Odadan çıkıp giyinmesini beklerken salonun kapısı açıldı. İçeriden Younghee abla çıkınca yanıma geldi.
"ateşi inmiş mi?"
"evet. Daha da iyi hissediyormuş. Okula gitmek istedi"
"dikkatli ol sen yine de"
Gülümseyerek başımı salladım. Younghee abla bu sefer mutfağa geçince arkamdaki kapı açıldı. İçeri girip aynı şekilde bende Yoongi'nin odadan çıkmasını istemiştim. Pantolonumu giydikten sonra kapıyı açmıştım. Yoongi içeri girip çantasını hazırlarken telefonuma baktım.
"senin kitapların ne olacak?"
"hm? Ha... İki dakika eve girip hallederim"
"istersen şimdi hallet. Bugün çok fazla ders var"
"seni yalnız bırakmayayım şimdi"
"birşey olmaz"
"Younghee abla evde. Rahatsız olmayasın?"
"konuşmadığım sürece sıkıntı yok"
"tamam. Madem öyle diyorsun... Hemen gelirim bekle beni"
Gülümseyip başını sallayınca çantamı da alıp hızlıca bizim eve girdim. Bugün olan dersin kitaplarını ve defterlerini cantama koyarken içinde kıyafetlerimin olduğu çantamı kenara attım. Ardından hemen Yoongi'nin yanına geldim.
"çok hızlısın"
"daha yavaş olsaydım meraktan patlardım"
Gülümsedi. "telefonunu al da çıkalım" diyince dediğini yapıp telefonumu almış ve beraber evden çıkmıştık.
"ayakların hala acıyor mu?"
"biraz"
"bugün eve geçince krem sür. Acısını alsın"
"unutmazsam sürerim"
"istersen bugün de sizde kalayım? Younghee abla seninle elbet konuşmak isteyecektir"
"gerek yok gelmene. Onunla konuşup neden bana söylemediklerini ve neden evlatlık aldıklarını soracağım"
"eğer bir sorun olacağını düşünürsen beni ara hemen"
"tamam sevgilim"
Yanağımda dudaklarını hissedince gülümsedim. Onun bu konularda ilk adımı atması hoşuma gidiyordu. Her ne kadar ben gitmeden önce o şeyi yapmak istediğinde istemediğimi söylesemde bu konuda konuşabilmesi bile beni mutlu ediyordu. Her ne kadar tamamen birbirimize ait olmak istesem de, onun bunu belirli bir noktadan sonra kaldıracağını düşünmüyordum. Hem bundan aşırı utanacaktı hemde bunun sonu Yoongi'nin kalp krizi geçirmesine kadar gidebilirdi. Ne kadar istesem de bunu yapamazdık. En azından iyileşene kadar yapamazdık.
"Hoba??"
"hm?"
"iki saattir sesleniyorum. Neden bakmadın?"
"bir şey aklıma takılmıştı. Hem seslendiğini duymadım bebeğim"
"anladım. Dikkat et ama"
"tamam güzelim"
Guselim deme fetisim var😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Childhood Is You | Sope
Fanfiction"Benim çocukluğum sensin Yoongi" "ama Hoseok... Ben ölüyorum" Dedi genç çocuk son zamanlarını yaşadığını bilerek. Ardından bir gözyaşı düştü dudaklarına. Karşıdaki gözlere baktı ve burukça gülümsedi. Yaşayabilecek miydi? İçindeki aşk onu yaşatacak m...