"sınava hazır mısın?"
"sen çalıştırdığın için hazırım"
"eve geçince biraz daha çalıştın mı?"
"evet. 10 soruda 8 doğru 1 boş yaptım"
"geçersin bu sınavdan sen rahat ol"
Hoseok gülümseyip yanağımı öpünce etrafıma bakındım. Etrafta birkaç kişi bize garip gözlerle bakıyordu. Yutkunup Hoseok'a döndüm.
"Hoseok... Toplum içinde bu kadar yakın olmasak mı? İnsanlar bize bakıyor"
Dediğim şeyle Hoseok etrafa bakınmış, ardından bana dönüp biraz uzaklaşmıştı.
"haklısın. Çok fazla yakın duruyoruz"
"H-Hoseok o anlamda kast etme-"
"sorun değil. Daha çok dikkat ederim bu konuda"
Hoseok benden biraz daha ilerde yürümeye başlayınca gözlerim doldu. Neden bunu yaptım ki? Onu kendimden soğutup uzaklaştırmıştım... Sınıf yolundan sapıp tuvalete doğru gittim. Tuvalete girince kabinlerden birine girip ağlamamaya çalıştım. Fakat başaramadım. Gözyaşları istemsizce gözlerimden akarken kalbimde büyük bir acı hissettim. Hem gerçek hemde mecazi anlamda kalbim acıyordu. Telefonum da yanımda değildi. İlaç saatimin gelip gelmediğini bilmiyordum. Kabinden çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra tuvaletten çıkacakken geçen günkü çocukları gördüm. Fakat sessizce yanlarından sıyrılmıştım çok şükür ki.
Sınıfa girip sıramıza baktığımda Hoseok'un olmadığını görmüştüm. İç cekip çantama yöneldiğimde saate baktım. İlaç saatimin geldiğini gördüğümde çantamdan suyumu ve ilaçlarımı çıkardım. İlacımı içerken Hoseok'u biriyle konuşurken görmüştüm. Birşeyler anlatıyor gibi görünüyordu. Adıyla seslendiğimde direkt olarak benim tarafıma baktı. Yanındaki kişiye birşey dedikten sonra yanından ayrılıp yanıma geldi.
"ne oldu?"
"Hoseok... Az önceki konuşmayı yanlış anladın sanırım sonrasında konuşmama bile izin vermedin yanlış anladığın için. Ben birbirimizden u-uzaklaşalım demek istemedim ben sadece kalabalıkta birlikteyken çok fazla yakın davranıyoruz demeye çalıştım. Yani daha sınıfın yarısı bile bilmiyorken bile biz zorbalığa uğruyoruz birde düşünsene bütün okulun öğrendiğini. Birde sadece öylesine insanlar yok okulda komşular da var. Demek istediğim eğer okula yakalanırsak komşulardan annelerimize gider konu. Ben mesafe hakkında kullanmadım o yakınlığı özür dilerim"
"...Yoongi asıl ben özür dilerim. Çok saçma anlayıp seni de üzmüşüm belli ki çok özür dilerim sevgilim. Haklısın "
Dilediği özürle ona gülümseyerek bakmış ve elini tutmuştum. O da bana karşılık gülümseyip "ben Yongsun'un yanına geçiyorum bir şey sormuştu ayıp olmasın" demişti. Bende onaylayıp gitmesini beklemeden defterimi çıkarıp ve örnek sorulara çalışmaya başladım. Örnek soruların sayılarını değiştirip tekrar tekrar çözerken zil çalmıştı. Hoseok Yongsun'un yanından ayrılıp yanıma gelirken onunla pek ilgilenmeyip çözdüğüm sorulara dönmüştüm. Hoca içeri girdiğinde ayağa kalkıp selamlaştıktan sonra hoca sınav için çalışmamıza izin vermişti. Sorulara tekrardan bakıp anlamaya çalışırken Hoseok defteri kapatıp ona bakmamı sağlamıştı.
"dün zaten beni çalıştırırken kendin de çalıştın. Üstüne üstlük kaç kere aynı soruları farklı sayılarla çözdün. Bence biraz dinlen. Kafanı çok yoruyorsun"
Hoseok'un sözleriyle onaylar şekilde başımı sallamış defterimi sıramın altına koymuştum.
"teneffüsde son defa gözden geçirelim ama yine de"
Hoseok gülümseyerek onayladığında ona karşılık gülümsemiş ve masamdaki her şeyi sıranın altına koymuştum. Ders boyu sınıfın yarısı gibi kısık sesle konuşurken zil çalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Childhood Is You | Sope
Fanfiction"Benim çocukluğum sensin Yoongi" "ama Hoseok... Ben ölüyorum" Dedi genç çocuk son zamanlarını yaşadığını bilerek. Ardından bir gözyaşı düştü dudaklarına. Karşıdaki gözlere baktı ve burukça gülümsedi. Yaşayabilecek miydi? İçindeki aşk onu yaşatacak m...