Telefonumu çıkartıp Younghee ablaya Yoongi'yi bulduğumu haber verip telefonu cebime koymuş ve Yoongi'yi ayağa kaldırmıştım.
"eve gitmek istemiyorum Hoseok"
"güzelim yanıyorsun. Ateşini indirmemiz için eve gideceğiz sadece"
"sizin eve gidelim o zaman"
"annemler evde değil. Çantamı da sizin eve bıraktım dışarı çıkmadan"
Ne kadar gerçek evlatları olmasa da, Younghee ablanın endişelendiğini biliyordum. Bu yüzden küçük bir yalan söylemiştim. Yoongi çaresizce başını olumlu anlamda sallayınca Yoongi'nin hırkasını cıkartıp Yoongi'ye giydirmiş, ardından onu kucağıma almıştım. Boynuma tutunmaya çalıştığında "istersen uyu. Birkaç dakikada geçeriz eve" demiştim. Yoongi tekrardan başıyla onayladığında eve doğru hızlıca yürümeye başlamıştım.
Zayıf olduğu için taşırken zorlanmadım. Apartmana geldiğimizde zile basmıştım. Çok geçmeden açıldığında sırtımla kapıyı açıp merdivenleri çıkmaya başladım. Bizim dairelerin olduğu yere geldiğimde Younghee ablanın dudaklarından endişeyle Yoongi'nin adı dökülmüştü. Kendi ayakkabılarımı çıkarırken Younghee abla Yoongi'nin ateşini kontrol etti. Kendi ayakkabılarımı hızlıca çıkardıktan sonra Yoongi'nin ayakkabılarını çıkarmak için Yoongi'yi kucağımdan indirdim. Fakat ayakkabı gitmediğini görünce iç çekip tekrardan kucağıma almıştım.
"Hoseok, Yoongi'ye banyo yaptırır mısın?"
"ne?"
"eğer banyoda uyanıp beni görürse hoşlanmaz. Senin banyo yaptırman daha doğru olur. Eğer rahatsız olurum dersen anneni çağrıyım"
"y-yok anneme gerek yok. Ama uyandığında beni görürse o da rahatsız olabilir"
"rahatsız olmaz merak etme. Kaç yıllık arkadaşsınız nasıl olsa"
"tamam. Suyu sıcak mı yapmalıyım?"
"ılık yap"
"tamam o zaman. G-giriyorum ben?"
"tamam oğlum. Eğer rahatsız olmazsan baksırını da çıkart. Daha iyi olur"
"t-tamam, tamam"
Derin bir nefes alarak banyoya girmiş ve kapıyı kapatmıştım. Yoongi'yi çamaşır sepetinin üstüne oturtturup küvetin dolması için suyu ayarlamıştım. Ardından küvet dolunca derin bir nefes alıp Yoongi'nin karşısına geçmiş ve üstündeki hırkayı çıkartmıştım. O anki telaşla fark etmemiştim ama üstünde kısa kollu tişört vardı. Tişörtünü de çıkartıp yere attıktan sonda altındaki eşofmana gelmiştim. Onu ilk defa tamamen çıplak görecektim. Ve bu beni fazlasıyla tedirgin ediyordu. Derin bir nefes alıp Yoongi'yi ayağa kaldırmış ve eşofmanınıda çıkarmıştım. Rahatsız olmuyordum. Fakat onun rahatsız olup olmayacağını kestiremediğim için baksırını çıkartıp çıkartmamakta tereddüt ediyordum. En sonunda çıkartmıştım. Çoraplarını da çıkartıp yanan bedenini kucağıma alıp küvete koymuştum.
Aslında... Daha rahat olmak için bende girebilirdim. Fakat üstünü çıkartırken bile utanıp tedirgin oldum. Birde onunla birlikte tamamen çıplak olma fikri... Bana çok uzak geliyordu. O yüzden sadece pantolonumu sıyırmış ve çoraplarımı çıkarmıştım.
Bir süre vücudunu temizlerken Yoongi'nin gözlerini açtığını farkettim. Umarım onu tamamen çıplak bıraktığım için kızmazdı...
"H-hoba..."
"çok yorma kendini"
Gözlerini kırpıştırıp etrafa bakındığında gülümseyip yüzünü izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Childhood Is You | Sope
Fanfiction"Benim çocukluğum sensin Yoongi" "ama Hoseok... Ben ölüyorum" Dedi genç çocuk son zamanlarını yaşadığını bilerek. Ardından bir gözyaşı düştü dudaklarına. Karşıdaki gözlere baktı ve burukça gülümsedi. Yaşayabilecek miydi? İçindeki aşk onu yaşatacak m...