[2 hafta sonra]
Iki haftadır ihtiyaclarim dışında odadan çıkamıyordum. Ve ilaçlarımı da aksatmıştım. Böyle bir durumda kim ilaçları düşünürdü ki? Kendi odana hapsedilmişsin, ne zaman çıkacağın belli değil. En sevdiğin kişinin sesini bile duymuyorsun. Evet, arada bir ilk günkü gibi konuşuyorduk. Ama onun sesini, kokusunu, onu çok özlemiştim. Boğazımdaki kuruluk ve Kalbimdeki acıyla ayağa kalktım. Su mataramı alıp su içecektim ki suyumun bittiğini fark ettim. Kalbimdeki acı büyürken mataramı alıp kapıya yöneldim. Birkaç kez vurduktan sonra Younghee kapıya gelmişti.
"ne var?"
"suyum bitti"
Kapıyı açtığında mutfağa doğru adımladım. Fakat tezgaha yaklaşırken kalbim fazlasıyla ağrımaya başlamıştı. Zaten baş dönmesi ve yorgunluk vardı. Ama uykusuzluktan olduğunu düşünüp umursamamıştım. Kalbime sanki biri oturmuş gibi bir acı hissederken gözlerim kapanmaya başladı. Ardından yere yığıldım. Bilincim yavaşça kapanırken aklıma Hoseok geldi. Büyük bir ihtimal bu durumumdan haberi bile olmayacaktı. İstemsizce gözümden bir yaş aktığını hissettim...
...
[Hoseok'un anlatımı]
İç cekip öğle arasından sonra masama yazılan iğrenç yazılara baktım. Gwinam aptalı yüzünden başta annemler olmak üzere bütün okul ve mahalle öğrenmişti. Yoongi'nin sırasına da baktım. Yoongi okula gelmediği için sırasına çok birşey yazmıyorlardı. Fakat benim sıram... Tablo gibiydi resmen. İç cekip sıramı öne doğru çektim. Sandalyeye kadar gelmişlerdi. Aklıma Yoongi'nin gelmesiyle telefonumu çıkardım. Elbet insaf yapacaklardı. En azından Younghee benim yüzüme bakarda gösteririm diye ikimizinde sırasının fotoğrafını çektim. Yazıları biraz daha görünecek şekilde cektikten sonra yerime oturdum. En azından ben olmasam bile onu bu okuldan almaları lazım. Yoongi bu kadar nefrete dayanabilecek biri değildi.
Derse girdigimizde aklıma Yine Yoongi geldi. En sevdiği dersti matematik. Ve hiçbir dersi kaçırmak istemezdi. Nedenini bilmediğim bir şekilde gözümden yaş akınca anında sildim. Kendim için olmasa bile, Yoongi için güçlü durmalıydım. Okulumuz erkek popülasyonunun fazla olduğu bir okuldu. Ve fazla olduğu için normale göre daha çok zorbalık görüyorduk. Şuan tabi Yoongi okula gelmediği için sadece ben görüyordum. Eğer mümkünse kız çoğunluklu olan bir liseye ikimizinde gitmesini çok isterim. Ama bu mümkün olmasa bile, en azından sadece o gitsin. Başka bir dileğim yoktu tanrıdan.
...
Eve doğru yürürken telefonum çaldı. Annemin aradığını görünce gülümseyip telefonu açtım.
"Hoseok acil devlet hastanesine gel! Yoongi kalp krizi geçirmiş!"
"ne?! B-bekle hemen geliyorum. Younghee ablayı sakinleştirmeye çalış sen"
Telefonu kapatıp bütün hızımla hastaneye doğru kosmaya başladım. Kesin ilaçlarını almamıştı. Ne zaman iyileşmesine yaklaştık derken yeni bir kalp krizi geçiriyordu. Umudumu kesmek istemiyordum. Ama sanırım bundan sonra hiç iyileşemeyecekti. İki haftadır ilaçlarını almıyorsa çok büyük bir sıkıntıydı. Iki haftayı gec 3 gün bile aksatsa çok kötüydü onun için. Gözlerimdeki yaşlarla devlet hastanesinin acil bölümüne girdim. Ameliyathanenin yakınında annemi görünce yanına koştum hemen.
"senin burada ne işin var ahlaksız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Childhood Is You | Sope
Fanfiction"Benim çocukluğum sensin Yoongi" "ama Hoseok... Ben ölüyorum" Dedi genç çocuk son zamanlarını yaşadığını bilerek. Ardından bir gözyaşı düştü dudaklarına. Karşıdaki gözlere baktı ve burukça gülümsedi. Yaşayabilecek miydi? İçindeki aşk onu yaşatacak m...