I Can Do Anything/Finale dinleyerek okumanızı öneririm.
Uyarı: Psikolojik yönden tetikleyici unsurlar bulunmaktadır.
Keyifli Okumalar
Ondan çatı katına gelmemi söyleyen bir mesaj aldığımda kötü bir şeylerin olacağına dair bir hisle dolmuştum. Beyaz ekrandan parlayan emir cümlesi noktayla sonlandırılmış ve netti. İlk dersin başlamasına vakit olduğundan çatı katına çıktım.
Tam orta olduğunu varsaydığım nokta da ayaktaydı. Elleri cebinde dik duruyor kısık gözleri kapıdan giren beni süzüyordu. Yüzü ifadesiz olsa da gözlerinde anlamlandıramadığım bir tekinsizlik vardı. Bana her zaman düşmanca davranıyordu ama bu videodakinin ben olduğumu söylediği o zamankiyle aynı sabırsız öfkeyi taşıyordu. Sanki biriktirdiği o kini bana kusmak için aceleciydi. Kaşlarım çatılırken yavaşça yaklaşıp önünde durdum. Her bir adımımda daha da kısıldı gözleri.
"Beni neden çağırdın" dedim konuya direkt giriş yaparken. O da bunu bekliyormuş gibi temkinli ciddi bir sesle sordu.
"Gerçekte kimsin sen?" saldırganca bir tutum sergiliyordu.
"Dalga mı geçiyorsun?" öfkeyle ve şaşkınlıkla ancak bu kadarını söyleyebilmiştim çünkü tepki veremeyecek kadar kafam karışıktı. Gülümsedi samimiyetten uzak soğuk bir gülümsemeydi bu. Biraz da aşağılayıcıydı. O an ona tepeden bakanın her şeyden çok ben olmak istediğimi fark ettim. Bu düşmanca tavrı her zamankinden daha agresifti ve üstümde atmasına izin vermeyecektim.
"Canını sıkan her neyse git onunla uğraş." Arkamı dönmüş gidiyordum ki adımı üstüne basa basa söyleyince ona döndüm.
"Gruptan ayrıl" dedi aniden. "İntikamını aldım o yüzden bir daha müzik sınıfına gelme."
Ciddi bir tonla sarf ettiği kelimeler önce şaşırmama ardından ise rahatsız hissettirecek kadar üzülmeme neden oldu. Sanki kalbim acımıştı. İstenmemeye uzaklaştırılmaya alışıktım ama uzun zamandan sonra ilk defa arkadaşlarım olunca fark etmeden duygularımı açıvermiştim demek ki. Kendimi duygulardan koruduğumu sanıyordum ama yanılmışım. Aslında ördüğüm o duvarın var olduğunu sanarak kendimi telkin ediyormuşum. Oysa ki bir çayırın ortasında dımdızlak kalakalmış yanıma herhangi birinin gelmesini beklemişim. Bu kısacık süreçte aidiyetliğe alışmıştım.
"Burada yaptığımız antlaşmayı hatırla" dedi yineleyerek. Neyden bahsettiğini iyi biliyordum. Teklifini kabul ettiğim gün yaptığımız konuşmayı hatırlatıyordu bana. Ona teklifini kabul ettiğimi söylediğinde tahmin ettiğim gibi şaşırmamış duvardan atlayarak önümde durmuştu ama şimdiye nazaran o zaman yüzünde eğlenir bir ifade barındırıyordu. Şimdi ise sürüsünü koruyan bir kurdu andırıyordu. Kulaklarını geri yatırmış tüm keskin dişlerini gösterircesine hırlıyordu bana.
"Evet hatırlıyorum" dedim ifadesiz bir sesle. Suratımda öyle olmasına dikkat ettim. Umursamazlık şuan için en büyük silahım olabilirdi. "Tamam" dedim omuz silkerken gelme demesine ithafen. Bana üstünlük taslaması öfkeden kudurmama neden olsa da sessiz kalarak arkamı döndüm. Şuan burada onunla münakaşaya girmem işime yaramazdı.
"Dur söyleyeceklerim daha bitmedi" dedi daha da sertleşen bir sesle. Bu sefer tamamen ona döndüm. Öfkem ehlileşmeyecek bir evreye doğru ilerliyordu.
"Benimle. Böyle. Konuşamazsın." Her bir kelimeyi dişlerimi sıkarak öyle bir söyledim ki aramızdaki gerilim daha da arttı. Her an çarpılabilirdik. "Bu tonun bana sökmez. Ben sindirebileceğin biri değilim." kibirli bir ifadeyle gülümsedi ve ben onu kırıp dökmek istedim. Asıl saldırganlaşan bendim sanırım.
![](https://img.wattpad.com/cover/324357314-288-k863024.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y KARAKTERİ
Fiksi Umum'Her insan kendi hayatının başrolünde oynuyor' demiş bir yazar. İlk okuduğum da küçük zihnimi çok etkilemiş ve gözlerimin içi parlayarak ana karakter olmamın verdiği haklı gururla göğsümü gere gere dolanmıştım. Lakin işlerin hiçte böyle olmadığını z...