Düşmanıyla yüz yüze geldiğinde ilk düşündüğü şey kardeşine yaşattığının fazlasını ona yaşatmak olduğuydu. Siyah pantolonuna soktuğu elleriyle rahat bir tavır sergilese de ayaklarının her an atağa geçecek şekline bakılırsa gergindi. Siyah saçlarını geriye doğru taramış kemikli suratını ortaya çıkarmıştı. Kurnaz ifadesi tilkiyi andırıyordu. O da çetesini toplamış olmalıydı ki bir hayli kalabalıktılar. Başından belliydi ki bu ölümüne bir kavga olacaktı.
"Sana bıraktığım hediyeyi beğendin mi?" kıkırdadı düşmanı "Gabriel" alaycı şekilde sarf ettiği lakabı Ha Neul'un dişlerini sıkmasına neden oldu. Demir sopasının sapını ise daha da sıkı kavramıştı. Sonra kahkaha atmaya başladı. Öyle derinden geliyordu ki kahkahası boş alanda yayılıyor sondaki kişi bile duyuyordu. Neşeden yoksun bu kahkaha daha çok histerikti. Düşmanının suratındaki gülümseme silinerek yerini öfkeye bıraktı ama Ha Neul bunu umursamadı. Kahkahaları en sonunda bıçak gibi kesildiğinde sakince konuştu. Naif sesi ölümcül bir şeyleri vaat ediyor gibi gaddardı.
"Seninle işim bittiğinde hiç doğmamayı isteyeceksin." Dedi ve gözlerini ayırmadan bağırdı. "SALDIRIN!"
Bunu bekleyen çetesi vakit kaybetmeden haykırarak düşmanlarına koştular. Öyle istekli koşmuşlardı ki şiddet arzularının rüzgarı Ha Neul'un saçlarının yüzüne savrulmasına neden olmuştu. Ama Ha Neul ne saçını umursadı ne de iç içe geçmiş gürültülü insan karmaşasını. Düşmanına diktiği gözlerini ayırmadan hırsla saldırdı.
Demir sopasını hırsla savursa da o bundan kurtularak karşı atakta bulundu. Yüzünü yine o hınzır gülümsemesi kaplamıştı. Birbirlerine saldırıyorlar açık buldukları anda darbe indirmekten çekinmiyorlardı.
"Eminim annen bu hallerini gördükçe acı çekiyordur." Eğlenir sesi kışkırtıcıydı. Ha Neul sesini çıkarmasa da hareketleri agresifleşti. "Ama asıl onu üzen şey hala katilini bulamamış olman." Sırıtması genişleyerek tüm dişlerini gösterdi. Aç bir kurdu andırıyordu. "Özellikle bu kadar yakınındayken." Ha Neul duyduklarına anlam veremeyerek tökezledi ve o bu fırsatı kaçırmayarak yüzüne yumruğu indirdi. Ha Neul yere düşerken demir sopası da savrularak uzak bir yere düştü ama o ne acıyan yanağını ne de savunmasızlığını umursamadı. Tek düşünüp duyabildiği son söyledikleriydi. Saçı acıtacak kadar çekildiğinde kendine gelerek kafasını kaldırdı.
Gözleri sonuna kadar açık zevkle parlıyor, ağzı geniş bir sırıtışla kıvrılıyordu. Ha Neul'un çektiği acı onu heyecanlandırıyor gibiydi. Ha Neul ise canı ne kadar yanarsa yansın gıkını çıkarmadı sadece tek bir soru için dudaklarını araladı.
"Kim o?" der demez kafası çevrilerek kavga eden grubun sonunda birini gösterdi. Hiçbir şey yapmadan demir borularının en tepesine oturmuş onları izliyordu. Yüzü zevkle kızarmış, gözleri yarıya kadar kapanmış aç bir ifadeyle bakıyor, aralık dudakları ise sürekli kıpırdanıyordu. Haz onu ele geçirmişti. Ha Neul onun bu halini ilk kez gördüğünden bakakaldı. So young ise onu fark edemeyecek kadar kendinden geçmişti.
"Yani annemi öldüren So young öyle mi?" kahkaha atarak kafasını ona çevirmeye çalıştı. "Sana neden güveneyim?" dedi sert bir sesle. Bu sefer kahkaha atma sırası ondaydı. Telefonunu çıkararak bir yerlere tıkladı ve açılan ekranı Ha Neul'un suratına doğru tuttu. Sıkıca tuttuğu saçlarını çekmeyi de ihmal etmemiş ekrana doğru itmişti.
Amatör şekilde çekilen video da kapüşonlu biri evlerine bakıyordu. Sonra telefon olduğunu düşündüğü şeye bir şeyler yazdı. Arkasını dönmesiyle so young'un yüzü bir an göründü ama sadece bir an içindi. Sonra hemen karanlığa karışarak kararmıştı. Gözden kaybolan siluetten sonra sokaklarına biraz zaman sonra başka biri girdi. Uzun boylu, sıskaydı. Yüzünü maske ve şapkayla örtmüştü. Eski siyah bir ceketle pantolon giyiyordu. Etrafı kolaçan ederek gidiyor, kimseyi görmeyince daha da hızlanıyordu. En sonunda evlerine girdiğini görünce Ha Neul nefes almadığını fark etti. Ciğerlerine diken diken batan hava çıkmak için sabırsızlanıyordu ama o nasıl yapılır unutmuştu. Sonra kameranın da hareket ederek evinin bahçesini gösterecek kadar net bir şekilde konuşlandığını gördü. Annesi çöpü çıkarıyordu. Günlük kıyafetleri üstündeydi. Saçlarını tepede topuz yapmış, güzel yüzünü ortaya çıkarmıştı. Düşünceli görünüyordu. Sonra arkasında o gölge belirdi. Annesi eceli hissetmiş olmalıydı ki arkasını döndü ve bir tepki veremeden karnına arda arda bıçak darbeleri indi. Annesi hiçbir şey yapamadan yüzünde acıyla yere yığıldı. Gözleri şokla aralanmış ağzı çığlığıyla çarpılmıştı. Sonra gölgenin telaşlandığını ve orayı terk ettiğini gördü. Videodan da küfür duyulmuş ve kesilmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y KARAKTERİ
General Fiction'Her insan kendi hayatının başrolünde oynuyor' demiş bir yazar. İlk okuduğum da küçük zihnimi çok etkilemiş ve gözlerimin içi parlayarak ana karakter olmamın verdiği haklı gururla göğsümü gere gere dolanmıştım. Lakin işlerin hiçte böyle olmadığını z...