BÖLÜM 29: ELİMDE KALAN GÜZELLİKLER

45 7 1
                                    

ADA

Bugün hava diğer günlere nazaran daha güzeldi. En azından kalın kabanım yerine üstüme ince bir mont giyebilmiştim. Soğuk kar fırtınalarını atlattığımız günlerin ardından güneşin parlaması bana iyi gelmişti. Ya da kendime sevinecek bir şeyler arıyordum. Bazen olanları kafama çok taktığımı düşünüyordum ama düşünmezsem problemlerim yok olmuyorlardı. Aksine çığ gibi büyüdüklerini hissediyordum.

Önüme büyük bir su bardağı bırakan garsona teşekkür ettikten sonra gözlerimi tekrar sahneye çevirdim. Etrafımdaki insanlar çok fazla gürültülü yapıyorlardı, kimi ellerini şiddetle birbirine çarpıyor kimi de uzun uzun ıslıklar çalıyorlardı. Onlara ben de katıldım. Az önce olağanüstü bir performans sergileyen grup, sahnenin önüne ilerleyip başlarını eğdiler. Ufuk'la göz göze geldiğimde ona gülümsedim. Bu ilgi doğal olarak hoşlarına gidiyordu ve ne yalan söyleyeyim bu kadar büyük bir kitleleri olduğunu tahmin etmemiştim.

Tıpkı Ufuk ve arkadaşları gibi mekânın sahibinin de ağzı kulaklarındaydı. Bugün tahminlerinin de üstünde bir gelir elde ettiği kesindi. Henüz öğlen olduğu da göz önünde bulundurulursa kalabalık gerçekten muazzamdı. Gece burayı hayal bile edemiyordum.

"Birkaç arkadaşınla beraber gelirsiniz sanıyordum." Bu mekânın sahibi ve Ufuk'un da doğal olarak patronu olan kız, yanımda belirdiğinde kulislerine doğru ilerlemekte olan grubu izlemeyi bıraktım. "Öyle planlamıştık ama son anda işleri çıktı." diye açıkladım. Ufuk'un burada aldığı ilk sahnesiydi ve benden diğerlerini de çağırmamı istemişti. Arkadaşlarım ise bu ara biraz yoğun gözüküyorlardı. İkra gelmeyi çok istemişti ama vücudundaki kırgınlık yüzünden zar zor hareket ediyor gibiydi. Ilgaz ve Peri ise talihsiz bir şekilde ertelenen yarışmalarına sıkı bir şekilde hazırlanmak zorundalardı. Hazar'ı söylemiyordum bile. Mesajlarıma cevap vermiyor, aradığımda da bana sonra döneceğini söyleyip dediğini yapmıyordu.

Ve işte buradaydım. Planlarda değişiklik olmasa bize yetecek kadar sandalye bulunan koca masada tek başıma oturmuş, suyumu içmiştim. Bayıldığım günden bu yana pek iştahlı olduğum söylenemezdi. Sanırım bu aralar kol gezen bir salgın vardı çünkü doktor da kan testlerinden pek bir şey anlamamıştı. "Ufuk geldiğin için mutlu oldu." dedi Eda. Gergince gülümsedim. "Sabahtan beri heyecandan yerinde duramıyordu ama seni görünce biraz olsun sakinleşti."

Birden lise mezuniyetim aklıma geldi. Bana diplomamı verecekleri zaman sahneye çağırılmıştım ve neredeyse elim ayağım titriyordu. Kalabalığın içinde kolunu sallayan annemi ve küçük kardeşimi gördüğümde derin bir nefes aldığımı hatırlıyordum. Bana nasıl da gururla bakıyorlardı. Ufuk da böyle hissetmiş olmalıydı. Onun için elimden geleni yapmaya gayret etmiştim. Söylediği gibi sahne almasına yarım saat kala buradaydım ve çağrı yapılana kadar da yanında kalmıştım. Grup arkadaşları da heyecanlarını bastıramıyorlardı. Ben şarkı söylemeyecek olmama rağmen gerilmiştim.

"Yardımcı olabilmeme sevindim." diye söylendim. Eda'yla çok yakın sayılmazdık, sadece Ufuk'la beraber odasının yolunu aşındırmıştık ve zamanla da biraz sohbet etmeye başladık. Benden bir yaş büyüktü ve babasının da desteğiyle burayı işletiyordu. Cana yakın biriydi ama yanında kendimi pek rahat hissedemiyordum. Ben zaten pek çok yerde kendimi rahat hissedemezdim. "Ufuk'la konuşup haftada biri, ikiye çıkarsak iyi olur." dedi gözlerini müşterilerin üzerinde gezdirirken. Doğru bir stratejiydi. Bu şehirde bu kadar çok metal müzik seven kişinin olması beni şaşırtmıştı. Oldukça tutkulu olduklarını da göz ardı edemeyecektim. Şarkı boyunca yan tarafımda oturan kızlı erkekli arkadaş grubu yerlerinde duramamış, bağırarak eşlik etmişlerdi.

"Elini çabuk tutsan iyi olur." diye öneride bulundum. "Bugünden sonra daha iyi teklifler geleceğine eminim." Bardağımın dibinde kalan bir yudum limonlu suyu da bitirdiğimde yerimde hareketlendim. "Haklısın." diye karşılık verdi düşünceli bir şekilde. Sanırım maaşlarını ne kadar artırabileceğini kafasında tartıyordu. Sandalyemden inip omzuna bir iki defa vurdum. "Sonra görüşürüz. Ben Ufuk'a bir bakayım." Başını otomatik olarak salladıktan sonra kalktığım sandalyeye oturup kafasındaki hesaplara devam etti.

Siyah Ay ve Beyaz Bulutlar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin