Sabah nasıl uyandığımı tam olarak hatırlamıyordum. Tek bildiğim o sıcacık yatakta biraz daha kalmak istediğimdi. Yüzümü yıkarken aynada karşılaştığım bitkin ifadeyle neredeyse irkilmiştim. Gözlerim kıpkırmızıydı ayrıca altları da morarmaya yüz tutmuştu. Kollarıma bakmaya cesaret bile edememiştim. Şimdi de dolabımın kapağına asılmış elbiseye kaçamak bakışlar atıyordum. "Nereden buldunuz bunu?" diye sordum İkra'ya. Beyaz sade bir elbiseydi. Onu görünce aklıma dün giydiğim dans kıyafetim gelmişti ama o çoktan yıpranmış ve giyilemez hâle gelmişti bile. Kan lekeleri de kumaştan çıkacak gibi değildi. "Ilgaz getirdi sabah. Senin vakit ayıramayacağını tahmin etmiş olmalı."
Şimdi bile gözlerimi zar zor açık tutuyordum. İçimdeki bu heyecan olmasa sandalyenin üzerinde uykuya dalacağıma emindim. Aldığım kısa duş sonrası arkamda gezinen İkra'nın ellerine bırakmıştım kaderimi. Saçlarıma tuttuğu sıcak maşayı bir doluyor bir serbest bırakıyordu. "Kuaföre gidecek zamanım bile yok mu?" dedim. "Maalesef." diye cevap verdi. Anlaşılan ayılmak için daha fazla çaba göstermeliydim. İkra saçlarımla ilgilenmeyi bırakıp makyajıma geçti. Önümde bir ayna olmadığından nasıl olduğunu da göremiyordum. "Karar verdin mi ne giyeceğine?" Göz kapaklarımı kapatıp fırçayı tenime sürtmesine izin verdim. "Ada'nın bir elbisesi varmış. Akşam fotoğrafını attı. Birazdan getirecek."
Şu an bazı şeyleri idrak edemiyor olabilirdim. Çünkü daha dünün etkisini üzerimden atamamıştım. Ilgaz dinlenmem için eve kadar bana eşlik etmişti ve bu sırada pek bir şeyden bahsetmemiştik. Sadece cumartesi günü laboratuvara gireceğimizden planla ilgili birkaç şey sormuştum. Gece bir iki defa beni aramıştı. İyi olup olmadığımı kontrol ettiğini söylemişti. Bir de Umut Hoca'yla konuşmuş, bana da onunla ilgili bilgiler vermişti. Akel'in yöntemleri hep bir ironi içerdiğinden bu sefer de bizi yanında götürebilmek için yangın numarasını kullanmıştı. İnsanlar zaten o deneyimi yaşadıklarından doğal olarak panik yapmış, hemen salonu boşaltmaya çalışmışlardı. Umut Hoca kapıda bir itfaiye arabasını gördüğünü söylemiş ama yangın asılsız çıkınca herkes evlerine dağılmıştı. Tam bir karmaşaydı. Yine de sahnede ismimi duyduğum anı aklımdan çıkaramıyordum. Akel'in bakışlarını seyircilerin arasında fark edene kadar her şey çok güzel ilerlemişti.
Belki şimdi Ilgaz'ı görebilirsem daha iyi hissederdim. İçimdeki bu garip dalgalanmayı onun da hissedip hissetmediğini merak ediyordum. Midem bulanıyor gibiydi ama aynı zamanda da iyi hissediyordum. "İşte oldu." dedi İkra gururla. Oturtulduğum sandalyeden kalkıp dolabımın karşısına geçtim. Tabi üzerimdeki baskılı tişörtle pek geline benzemiyordum ama saçlarım güzel olmuştu. Dağınık bir topuz ensemin üzerinde bitiyordu. Gözlerimin önünde birkaç tutam sallanıyordu. Kapının zil sesini duydum. "Ada gelmiştir. Elbiseyi giyerken saçını bozma."
Parmaklarım elbisenin kumaşına dokundu. Bu nikâhın sadece bir imza olduğunu biliyordum. Ilgaz'la aramızdaki duyguları güçlendirebilirdi ve aynı evde, Ilgaz'ın benim için yaptırdığı evde, yaşamamızı sağlayacaktı. Ona rağmen çok heyecanlıydım. Gece uykuya dalarken en son onu görmek harika olacaktı.
Elbiseyi şeffaf kılıfından çıkarıp bacaklarımdan geçirdim. İnce iki askısı vardı. Göğüs kısmındaki zarif desenleri sevmiştim. Eteği yerlere kadar uzanıyordu ve arkası biraz daha uzundu. Bütün bunların aceleye gelmiş olmasını pek önemsemiyordum. Aylarca hazırlansak da yine o gün geldiğinde bu heyecanı hissedeceğime emindim. Aslında böyle olması hoşuma gitmişti. Endişelenecek pek bir şey yoktu. Tören sade ve kısa olacak, günün sonunda Ilgaz'ın yanında kalabilecektim.
Elbisenin fermuarını çekerken zorlansam da sonunda hallettim. İşte şimdi tam da bir geline benziyordum. Bir çiçeğim eksikti. İstemsizce gülümsedim. Ilgaz şu an ne yapıyordu acaba? Onu arabanın plakalarına yazılacak yazıları seçerken hayal edemiyordum. Umarım öyle bir şey yapmıyordur. Telefonumu alıp onu uyarmamak için kendimi zor tuttum. Yine de bugünü bir kere yaşayacaktık. Arabasının önüne oyuncak bir bebek yerleştirmek istediyse bile buna katlanabilirdim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ay ve Beyaz Bulutlar (TAMAMLANDI)
Ciencia Ficción"Yani biz birbirimizi iyileştirdiğimiz için bu mavilikler, soğukluk... Bu hissettiğim garip şey... Öyle mi?" Ilgaz da benim gibi ayağa kalkmış, hafifçe bana yaklaşmıştı. Gözleri hüzünle parlıyorlardı. "Sana bütün bunları kanıtlayabilirim." dedi adım...