BÖLÜM 27: BENDEN ÇALINAN

38 7 0
                                    

ADA

Önümde iki tepe vardı ve hangisinin ardında uçurum olduğunu, hangisinin beni açıklığa çıkaracağını bilmiyordum. Sadece pişmanlık duymak istemiyordum. Yaptığım seçim kalbime mâl olsun istemiyordum. Ellerimi yastığımın süslerinden çekip onun yerine sarı saç tellerine dokundum. Birkaçı çarşafa dağılmıştı, kafamın içindeki düşüncelerin de tıpkı bu tutamlar gibi kıvır kıvır olup birbirlerine dolandıklarını hissettim.

"Ne kadar çok yemiştim o gün. Ertesi gün karnım çok ağrımıştı."

"Benim de." dedim sakince. Okuldan yeni gelmiştim, sırtım soğuk duvara yaslı yatağımda uzanıyordum. Son birkaç gündür olduğu gibi onu burada gördüğüme sevinmiştim. Yüzümde tatlı bir tebessüm, gözlerim ha kapandı ha kapanacak... İşte aradığım tam olarak buydu. Huzur tam olarak buydu.

Hazar sırtını benim yatağıma yaslamış, yerde oturuyordu ve sürekli hatırlayamadığım olaylardan bahsediyordu. Kucağına aldığı sarı oyuncağımın kafasıyla oynamasını izledim. "Sanırım başka bir şehre gideceğim." dedi bu sefer farklı bir konuya atlayarak. Bu sene mezun oluyorduk. Her ne kadar gelecek planlarını dinlemek hoşuma gitse de içimde büyüyen endişeye engel olamadım.

Tepkimi görebilmek için kafasını arkaya atıp yatağa yasladı. Yüz ifadesi böyle komik görünüyordu, ellerim tutamlarından uzaklaşırken gülümsedim. "Nereye peki?" diye sordum. Omuzlarını silkti ve gözlerini tavana dikti. "İkimiz karar veririz diye düşünmüştüm."

Yatmaktan vazgeçip doğruldum, saçlarım yastık yüzünden elektriklenmişlerdi. "Hile yapıyorsun." diye söylendim. Hazar ne demek istediğimi anlamış, hatta bir de kahkaha atmıştı ama yine de sordu. "Ne yaptım ki?"

Kollarımı göğsümde bağladım. "Amacını biliyorum. Beni kalpten götürüp başından atacaksın değil mi?" Sürekli ikimiz hakkında bir şeyler planlamasından şikâyetçi değildim sadece alışkın olmadığımdan korkutucu geliyordu. Bana doğru döndüğünü gördüm. "Doğru tahmin." dedi parmağı hafifçe burnuma dokunurken. "Bu planımı biraz hızlandırsam mı?" Yaklaşmaya çalıştı ama alaylı gülüşü kıkırdamamı sağlamıştı. Başımı eğdim ve omuzlarına tutundum. "Bugünlük ziyaretçi kabul süremiz doldu." dedim alayla. "Kuaföre gideceğim." Aslında okuldan çıktıktan sonra direkt geçebilirdim fakat görmek istemiştim. Bugün de gelip gelmediğini, sonunda vazgeçip geçmediğini görmek istemiştim. İşte buradaydı. Yeşil gözleri benimkilerde karşımda duruyordu.

"Çok sürer mi?" diye sordu az önceki yerine geri otururken. Hazar'a şans değil, izin vermiştim. Yakınımda durabilmesi, kendini kanıtlayabilmesi için izin vermiştim. Sadece bu ikisi arasındaki farkı anladığımda çok geç olmamasını umuyordum. Hazar kalbimi parmaklarıyla sarmıştı ama ufalaması bir saniyesini bile almazdı. "Saçlarını kestireceğim. Çok sürmez." Bir anda hevesle ayağa kalktı. "Ben yapayım mı?" dedi gözlerini kocaman açarak.

"Ne?"

"Ben yapabilirim. Sonuçta dümdüz keseceğim değil mi? Annem hep bana yaptırır."

Aslında pek emin olamadım. Ama yapmak istiyorsa izin verecektim. Başımı salladığımda gerçekten mutlu olmuş gibiydi. "O zaman sen saçlarını ıslat, ben de kızlardan makas falan isteyeyim." İtiraz etmeden banyonun yolunu tuttum. Saçlarımı yıkayıp güzelce taradım. Odama geçerken Hazar'ın bir sandalyeyi taşıdığını gördüm. "İşte." dedi gururla. "Gel otur." Yere genişçe eski bir çarşaf sermiş, sandalyeyi de tam ortasına yerleştirmişti. Dediğini yapıp sandalyeye yerleştim.

Yatağın yanındaki küçük masanın üzerinden bir makas ve tarak aldı. Sıla evde yoktu, Beren ona yardım etmiş olmalıydı. Hazar boynuma başka bir kumaşı bağladığında dimdik oturmaya devam ettim. "Bu kadarı yeterli mi?" diye sordu saçımın uç kısmını göstererek. "Hayır." diye cevap verdim. Parmağım boyanın sonlandığı noktada durdu. "Buradan keselim." Saçlarım yıpranmaya başlamıştı ve artık renkli olmayı o kadar da sevmiyordum. Bu yüzden mor kısım kesilecekti. Hazar'ın yüz ifadesini göremiyordum ama "Emin misin?" dediğini duydum.

Siyah Ay ve Beyaz Bulutlar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin