UZUN SARI SAÇLI KÜÇÜK KIZ
Gözlerini yatakta uzanan bedenden çekip televizyona çevirdi küçük kız. Görüntüler pek iç acıcı değildi. Spiker ülke haritasının yeniden çizilmesi hakkında bir şeyler söylüyordu. Yıkılan binalar, yarılan yollar, koca bir toz bulutu... Sürekli gösterilen görüntüler bunlardı. Haber kanalının alt kısmından kırmızı yazılar akıp gidiyordu. Kız okuma yazma bilmiyordu ama olayların nasıl geliştiğini ve bu şehrin neden o hâlde olduğunu çok iyi biliyordu.
Koridordan gelen koşturma ve tekerlek sesleri hastanedeki yaralı sayısının arttığına işaretti. Oturduğu koltukta daha da küçüldü kız. Buraya gelirken bindikleri uçak onu epey korkutmuştu. Gerçi korkusunun sebebi ellerine bulaşan kan da olabilirdi. Kurtarıcısı plastik bir narın peşinden koşarken o da kucağındaydı. Üzerlerine koca bir beton yığını düştüğünde hiç zarar görmemişti. Bu adam onu korumuştu. Kıvırcık saçlı şirin abi gelmese kız kurtarıcısının yanı başında oturup ağlamaya devam edecekti.
Yatakta uzanan bedene baktı tekrar. Avuçlarını çenesinin altına yasladı. Sabah bir kere açmıştı gözlerini ama çok fazla acı çekiyor olmalıydı. Doktorlar odaya doluşmuş, onu tekrar uyutmuşlardı. Kulaklarına haber spikerinin sesi doldu. "Henüz isimlerini açıklama yetkimizin bulunmadığı iki kişinin cansız bedeni yıkıma sebep olan laboratuvara yakın bir konumda bulundu. Üst düzey yetkililer bu iki kişinin masum insanların hayatını kurtardığını, ülke genelinde kahraman olarak anılması gerektiğini söylüyor. İçinde bulundukları araba tamamen hurdaya dönüşen evli çiftin kendilerine iyileşenler adını veren topluluğun üyesi oldukları söyleniyor. Son edinilen bilgilere göre cinsiyeti erkek olarak belirlenen birey bu topluluğun liderliğini üstlenmişti."
Kız ekranda çıkan resimlere baktı. Birisi onun elini tutan bıçaklı ablaydı. Diğeri ise kurtarıcısının arkadaşı olduğunu tahmin ettiği havalı abiydi. Olanları duyunca yataktaki bedenin çok üzüleceğini biliyordu. En son onları arkalarında bırakmışlardı. "İyileşenlere yardım eden devlet yetkililerinin bunu iktidardan izin almadan yaptıkları bilgisi gündeme bomba gibi düştü. İktidarın bu laboratuvarları yıllardır görmezden geldiği ortaya çıktı. Halk tepki olarak sokaklara döküldü. Şu an devlet binasına olan yürüyüşleri devam ediyor. Başkanı istifaya çağırıyorlar."
Spiker bu sözleri saatlerdir tekrar ediyordu. Belki de baştaki kişi çoktan düşürülmüştü. Kız televizyonun sesini kıstı ve kapıdan giren kişilere döndü. Kıvırcık saçlı abinin adının Hazar olduğunu öğrenmişti ama yanındaki ablanın kim olduğunu bilmiyordu. Onu laboratuvarda kurtarıcısının kucağındayken görmüştü ama o an yanında durduğu kişiden ayrılmamak için çırpınmakla uğraşıyordu. Saçları kısa kesilmiş kız, yanındaki oğlana yaslanarak içeri girdi. Her ikisinin de gözleri kıpkırmızıydı. Perişan görünüyorlardı.
"İkra'yı tekrar görebildin mi?" diye sordu kısa saçlı kız. Hazar kafasını salladı. "Dünden daha iyi görünüyor." diye cevap verdi. Sonra ikisi birden sarışın kıza çevirdiler dikkatlerini. Hazar yavaşça ona yaklaştı. "Bir şeyler yemek ister misin?" diye sordu. Kız kafasını iki yana salladı. Canı hiçbir şey istemiyordu. Yataktaki kişinin iyi olduğunu görmeden de buradan ayrılmayacaktı.
Neyse ki bu çok uzun sürmedi. Adının Uraz olduğunu öğrendiği kurtarıcısı diğer günün akşamı gözlerini açtı. "İsmin ne?" diye sormuştu sarışın kıza. Odada ondan başka kimse yoktu. Hazar ve yanındaki abla arkadaşlarını kontrol etmek için daha yeni ayrılmışlardı.
Sarışın kız Uraz'ın sesini duyduğu gibi izlediği televizyonu kapatmıştı. Spiker sabah verdiği haberden farklı olarak vücudunda rya taşıyan kişilere uygulanacak süreçten bahsediyordu. Büyük bir kısmı yıkılan şehirden kurtarılmıştı ancak ağır kayıplar da verilmişti. Dün gece başkan istifa etmişti ve yeni hükümet panik hâlinde olan halkı sakinleştirebilmek için hızlı kararlar almayı seçmişti. Herkesin kafasında aynı soru vardı. "Acaba ben de iyileştirildim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ay ve Beyaz Bulutlar (TAMAMLANDI)
Fiksi Ilmiah"Yani biz birbirimizi iyileştirdiğimiz için bu mavilikler, soğukluk... Bu hissettiğim garip şey... Öyle mi?" Ilgaz da benim gibi ayağa kalkmış, hafifçe bana yaklaşmıştı. Gözleri hüzünle parlıyorlardı. "Sana bütün bunları kanıtlayabilirim." dedi adım...