"Hadi acele edin."
Uyuşan dirseklerimi soğuk toprağın üzerinde hareket ettirdim. Havanın da soğuk olmasını beklemiştim ama öyle değildi. Kalın kıyafetimin içinde terliyordum. Gözlüklerimi birkaç saniyeliğine alnıma çıkarttım. Burnumun üzerinde kaşınmaya başlayan yeri ovuşturdum. Sağ tarafımda duran Ilgaz elini başımın üzerine yerleştirerek beni yere biraz daha bastırdı. "Seni görmelerini istemeyiz." dedi keskin bir tonla. Bir süreliğine gözlerimi karşımdaki devasa yapıdan çekip Ilgaz'a baktım. Pür dikkat karşısını izliyor, arada bir parmaklarını kulaklığına götürüyordu. Ona biraz yaklaşıp boş kulağına doğru fısıldadım. "Onları duyacağımızı bana söylemeliydin."
Gözlerini karşısından çekmedi. "İstersen kulaklığını çıkarabilirsin. Ben vakit geldiğinde sana söylerim." Kaşlarımı çattım. Uraz ve ekibinin her adımını duymak istediğimden emin değildim. Sadece her şey bittiğinde güvende olduklarını bilmek bana yeterdi. Sırt üstü soğuk toprağa uzandıktan sonra derin bir iç çektim. Gece yarısı bir ormanda öylece beklemek ürkütücüydü ama insan en çok kendinden korkunca bunun bir önemi kalmıyordu. Hafifçe kollarımı gökyüzüne kaldırdım. Kollarımı saran siyah sıkı kumaş tenime vuran ryaları gizlemeye yetmiyordu. Bunu şu an bilerek yapmıyordum. Korku, endişe, bilinmezlik ve geleceğe karşı duyduğum umut iç içe geçmişlerdi.
"Peri sanki biraz korkuyor." dedi Uraz alayla. Az önce Ilgaz'a söylediğim cümleyi kulaklığından duymuş olmalıydı. Oysa duymamaları için fısıldamaya çalışmıştım. "Buzlar kraliçesini fazla kızdırmasan iyi olur." dedi Baha onun ardından. Nefes alışverişlerinden adım seslerine kadar yaptıkları her şeyi duyuyordum. Benim dışımdaki herkes gayet rahat ve endişesizmiş gibi davranıyordu. Yine de yanımda duran Ilgaz'ın sık nefesleri ve karmaşık düşüncelerini duymak yalnız olmadığımı hatırlatıyordu bana. Çok fazla olasılık vardı. Kapıdan girdiğimiz ilk an biri gelip bizimle sohbet etmek isteyebilirdi ya da Akis'e giden arkadaşlarım görevlerini tamamlayamadan yakalanabilirlerdi. Geçen seferki gibi beklenmedik bir karmaşa ortaya çıkabilirdi.
Sakinleşmek adına gözlerimi sadece iki saniyeliğine kapattım. Daha fazlasına hakkım yoktu. Gözlerim ağaçların arkalarına, yokuş yamaçlarına ve taşların gölgelerine saklanmış bedenlerde gezindi. Orada olduklarını bilmesem asla fark edemezdim. Hatta belki gördüğümü sandığım birkaç silüet aslında yoklardı. "Bugün bir güneş tutulması gerçekleşecekmiş." dedi Ada. Sesi kesik kesik geldiğinden neredeyse ne söylediğini anlayamıyordum.
Hazar'ın sesini hem sol tarafımdan hem de kulaklıktan duydum. "Yarın değil miydi o?" Bugünün tarihini hatırlamaya çalıştım. Pelerinimin altından telefonumu çıkarıp bakmam gerekmişti. Aslında bugünün tarihi aklımdan günlerdir çıkmıyordu ama kafam oldukça bulanıktı. "Artık yarın oldu." dedi Ufuk. 26 Ocak 2028.
"Bunu ayarlamış mıydınız?" diye sordu Hazar. "Bugünü daha ölümsüz kılmak için falan..." Kolumla onu dürttüm. İnsanlara o kelimeyi hatırlatmasını istemiyordum. "Aynen sen insanlarla dövüşürken bir ambiyans olsun istemişler." İkra'nın cümlesine sesli gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ilgaz'ın gözleri kısacık bir süre bana döndü. Onun da gülümsediğini görebiliyordum.
"Aman be. Sizinle de böyle teknoloji aracılığıyla hiç konuşulmuyor."
"Sanki normalde çok konuşup anlaşıyoruz da." İkra biraz gergindi. Hatta bayağı gergindi. "Neden öyle dedin ki?" diye sordu Baha. Ada fısıldadı ama ben net bir şekilde duydum. "Peri'ye kızgın. Okulu bıraktığını söylemedi ya."
"Bırakmadım. Dondurdum." dedim hemen itiraz ederek. "Sonuçta bana yalan söyledin mi? Söyledin." Dişlerimi yanaklarıma geçirdim ve tek bir kelime etmedim. Onca şeyden sonra ona söylemediğim için bu konuya kızması biraz manidardı. Hazar kafasını eğerek işaret parmağıyla kulaklığını düzeltti. "Millete niye kızıyorsun? Sanki sen yemek kursuna gittiğini bize söyledin?" Bir dakikalık sessizlikte kulaklarıma çekirgelerin sesi doldu. Bu mevsimde çekirgelerin yüzeye çıktıklarını bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ay ve Beyaz Bulutlar (TAMAMLANDI)
Ciencia Ficción"Yani biz birbirimizi iyileştirdiğimiz için bu mavilikler, soğukluk... Bu hissettiğim garip şey... Öyle mi?" Ilgaz da benim gibi ayağa kalkmış, hafifçe bana yaklaşmıştı. Gözleri hüzünle parlıyorlardı. "Sana bütün bunları kanıtlayabilirim." dedi adım...