Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )

İncindim/ 41

Bu bölüm geçiş ve olayları birbirine bağlayan, yeni olarlara sebep olan bir bölümdü.

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Hare sinirden ölmek üzereydi o yüzden odaya dahi gidememişti. Yıllar yılı duymuştu bu gibi sözler ve alaycı bakışlar. Ama artık gücüne gidiyor ve kadınlık gururunu incitiyor olmuştu. Gözyaşlarını silerek " demek öyle Canan hanım... Demek sen yıllar önce Tuğrul'la Ramiz'in kuzenin düğününe gelince duymuştun kocamın yüzüme dahi bakmadığını, karım demediğini, arayıp sormuyor olduğunu, kuluçka makinesi olarak gördüğünü..." deyip yutkunarak
" birde diyor ki, bu iki çocuk nasıl oldu senden bu kadar kaçarken Ramiz gözünü mü kapattı... Ben olsam gururum asla ve asla izin vermezdi... Çeker giderdim... Eee zengin ve yakışıklı adam gitmemekte sende haklısın Hare... Acaba ne yaptın ki koca Ramiz seni kabûl etmedi? Ama vardır muhakkak bir bit yeniği sende de...deyip alay ediyor namusumdan dem vurarak...!" Dedi.

Eli ayağı titriyordu adeta sinirden
" kimse benim namusumdan dem vuramaz! Benim babamın annemin durumu belliydi, abim yoktu, sonra kocamdan da medet yoktu ama ben kendimi korumasını daima bildim... Beni namusumdan vuranın da hesabını veririm en güzel şekilde...! Ama Hüma ve Tuğrul abi için zaten herşey çok zor diye sustum birde o anda şoka girdim yoksa saçını başını yolmaktan asla çekinmezdim..." deyip elinde sürahi el mecbur odaya girdi. Çocukları çoktan uyumuştu, kocası da yatakta oturuyordu. Ramiz gözleri kıpkırmızı olmuş karısına bakarak
" Hare ne oldu ?!" Deyip hızlıca ayağa kalkıp yanına vardı.

Hare kısık bir sesle " yok bir şey " der demez Ramiz güzel karısının kokusunu gizlice içine çekip tutkuyla " nasıl yok birşey ?" Dedi. Hare kocasının çok yakınında olduğunu fark edince hızlıca uzaklaştı" bu Tuğrul abiye Canan hakkında birşeyler demişti... İlk gün akşam üstü geldiklerinde de, ahlaksız adi Canan...dedi. Bakalım Canan hanım senin ne kusurun varda millete atmaya çalışıyorsun... Kişi kendinden bilir işi görüşeceğiz seninle..." deyip hızlıca ardına dönerek kocasının önüne gelip
" sen Ramazan girmeden önce Tuğrul abiye bu Canan hakkında birşeyler dedin neydi hemen söyle bana..." dedi.

Ramiz kaşlarını kaldırıp " bu Tuğrul'la ikimizin arasında sır ve mesleki sırrım... Söyleyemem kusuruma bakma..." deyince Hare derin bir nefes alarak
" desen ne olur ki?" Der demez Ramiz gülerek " maalesef... Ama sen niye taktın ki Canan'a bu kadar?" Dedi.

Hare kızgın bir şekilde başında ki oyalı yazmayı çıkarıp ağrı yapan topuzunu salıp, uzun saçlarını dağıtınca Ramiz'in nutku tutuldu kaldı. Hare acı çekerek
" bana söylesen " deyip hafifçe öne doğru eğilip " çünkü benim için çok önemli " deyince Ramiz Hüma'ya söyleyecek o yüzden soruyor sarmıştı. Gülerek " bir şartla söylerim " der demez Hare başını kaldırıp " gerçekten mi?" Dedi.

Ramiz gülerek " dediğim gibi yalnız bir şartım var " der demez Hare kızıl saçlarını geriye doğru çekip " nedir şartın?" deyince Ramiz keyifli bir şekilde " benimle sevişeceksin şu yatakta..." der demez Hare kızgın bir şekilde
" istemiyorum söyleme kalsın koca öküz Ramiz...!" Dedi.

Ramiz karısının güzel yüzüne çapkın bir şekilde bakıp " iyi sen bilirsin ama daha önce yapmadığımız şeymiş gibi bakma bana... " deyip uyuyan çocuklarını gösterip " bu çocukları leylekler mi getirdi Hare?!" Dedi. Hare utanarak
" kafayı yemiş olmalısın sen adam! Çünkü ben seninle hiç " deyip sustu. Ramiz, karısının ne demek istedigini gayet iyi biliyordu başını sallayarak " hiç karşılık vermemiştin hatta gözlerini dahi açmamıştın... Ve en son olanlarda Zeynep olacağı zamanlardı..." dedi. Hare başını sallayıp utangaç bir şekilde " unut tamam mı? Ne ben sordum, ne de sen bu iğrenç teklifi yaptın...!" Deyip kızgın bir şekilde divanın üzerine ardını
dönüp yattı.