Pişmanlık / 74

2.3K 271 420
                                    

450 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah...

Yazım hatası vardır mutlaka düzenleyemedim...

🪷🪷🪷🪷🪷

Tuğrul Seyhanlı hafta sonu olduğu için sabah namazını güzel karısı Hüma ile birlikte kılıp tekrar yatmışlardı. Şimdi de uyanmış koynunda uyuyan ve hamile olan karısına baktı huzurla ve aşkla. Daha ne isterdi ki ? Diğer üç yavrusu da çocuk odalarında kardeş kardeş yatıyorlardı. Dördüncü yavruları Tuğberk'te hatununun karnında tekmelerini savurup duruyordu.

Güzel karısını iyice koynuna sarıp saçlarından öptü " benim kara sevdam, huzurum kadınım..." dedi. Düşündü dününü, bugünü.
İnsan hayatının ipini sımsıkı tutmalıydı. Tutmalıydı ki yaşadıkları imtihanlar karşısında ibretler alarak daha da akıllı davranıp mertebe kaydetmesi gerekiyordu. Tuğrul ve Hüma'da böyle yapmışlardı. Daha toy bir ergen gençken üvey annesinin hileleriyle Canan'la bir evlilik yapmıştı. Ve hiç mutlu olamamıştı her anlamda. Ne ruhu ve yüreği huzura kavuşmuştu ne de gözü doymuştu ne de bir erkek olarak ihtiyaçları bakımından isteklerine kavuşmuştu. Halbuki Tuğrul Seyhanlı kıymet bilmeyen bir adam değilken... Tembel bir erkek değilken, taşı sıksa suyunu çıkaracak güce ve zekaya sahipken, yakışıklıyken... Ama Hüma'sı onun ömrünün baharıydı her anlamda. Yıllarca küçük komşu kızı olarak gördüğüydü, abilerinin ve zalim yengelerinin yanında onca eziyet gördüğüne de üzüldüğüydü... O küçük kızın birgün kara sevdalı olduğu karısı ve çocuklarının annesi, can yoldaşı, ruh eşi olacağını bir söyleyen olsa asla ve asla inanmazdı ve kızardı.

" O küçücük bir kız daha... derdim. Ama o küçücük kız benim için neler yaptı... Kaymakam olabilmem için ne fedakarlıklar yaptı..." dedi huzurla.
Karısının karnını okşayarak gülümsedi
" sen anneyi mi rahatsız ediyorsun oğlum... Ama o bizim sultanımız, evimizin gülü..." deyip gülerek
" hem ben karımı kimselerin incitmesine razı gelmem haberin olsun... Bunu seninle defalarca kez konuştuk, anlaştık sanıyordum..." dedi.

Hüma gözleri kapalı kahkaha atarak
" ya Tuğrul'um daha oğlum doğmadan tehditlerine başladın... Hadi diğer üçü biraz büyüdü de karnımda ki oğlum küçücük daha..." deyip güzel gözlerini açtı.

Tuğrul aşkla bakarak " olsun bugünün küçüğü yarının büyüğü olacak Hüma'm. Bilsin ki babası annesine canını verecek kadar sevdalı... " deyip muzip bir şekilde
" bilsin ki, doğduğun da geceleri bizim en güzel anlarımızı bozmasın..." dedi.

Hüma yataktan doğrulup baldırlarına kadar açılan mavi tül geceliğini aşağı doğru çekti kocasının arsız ve çapkın başkaları altında. Cilveli edasıyla
" kocacığım sen ne doymaz bir adam çıktın böyle... Kaç çocuk babası oldun artık otuz beşine gireceksin neredeyse... " dedi.

Tuğrul Seyhanlı mağrur bir şekilde
" senin kocan daha aslanlar gibi hatunum... Gece olanlar yetmemiş sanki, gel tekrar göstereyim sana gücümü..." dedi arsızca.

Hüma nazlı bir şekilde ellerini kocasının boynuna sarıp, geniş omuzlarına doğru yavaş yavaş okşayarak " benim vahşi erkeğim..." deyip işveli sesiyle " ben senin gücünün farkındayım... Ama ben ve oğlumuz çok acıktık " diyerek karşı odayı işaret etti " birazdan bizim üç küçük aç kurtlarımız, anne baba biz çok acıktık ama diyerek yine odayı basarlar. Kıyamam ben kuzularıma ki..." dedi.

Tuğrul Seyhanlı dudaklarını birbirine bastırarak " ama ya benim açlığım ne olacak" deyip tehlikeli bir şekilde gözlerini karısının bedeninde gezdirerek
" birde sen böyle ateş parçası gibi koynumda yatarken..." dedi.

Hüma kocasının göğsünden öpüp tüylerini okşayarak " ben ne zaman kocamı aç bıraktım ki ?" Deyip omuzunu oynattı. Tuğrul keyifli bir şekilde " Allah be işte benim kadınım..." diyerek hassas bir şekilde yatağa geriye yatırıp dudaklarını öpmeye başladı.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin