Ev Döşemesi / 7

2.7K 339 164
                                    

Bölümleri düzenleyemiyorum. Yazım hatalar varsa kusuruma bakmayın lütfen...

🌷🌷🌷🌷🌷

Hüma mutfağın camından kocasının konuştuğu kişiye merakla baktı " Allah Allah buralara geldiğinden tanıdığı
birisimi ki, ama caminin imamı gibi" dedi. Elinde ki sandıktan çıkardığı naftalin kokulu işlemeli beyaz örtüleri ve dantelleri havalanması için balkona çıkardı. Hazine bulmuş gibi seviniyordu başka bir sandıktan taş gramofon, pkaplar, radyo ve çeşit çeşit bakır ev aksesuarları süs eşyaları, vazolar, fincanlar, tablolar çıkmıştı ama hepsi parlatılıp temizlenecekti " rahmetli nine ve dede döneminin zevkli ve iş bilir insanlarıymış dün temizlik yaparken de fark ettim..." dedi tavanda ki yine bakır avizelere ve demir sandalyelere,  eski tip küçük tek kişilik oymalı koltuklara bakarak ve eski dönem porselen fincanlara ve eşyalara bakarak " en az kırk yıllık vardır bu eşyaların çoğu ama daha çok güzeller... Sandıktan çıkan örme kazağın iplerini sökmeye başladı " bunlardan makrome çiçeklik yapayım o kocaman boncuklu kırılmış eski tesbihlerle çokta güzel olur..." dedi.

Tuğrul İmam Salih'le vedalaşıp eve geldi. Hüma odaya girip elindeki tuz kutusunu sofraya koyup " kahvaltı
hazır "dedi. Tuğrul şaşkın bir şekilde sofraya bakıp " fırında patates soğan, çay ve yufka ekmeği daha ne olsun? Tencerelerdeki ne mis gibi kokuyor" deyince Hüma " bezelye yemeği ve bulgur pilavı koymuştum öğleye pişsin diye. Şimdi iş güç arasında yemek aradan çıkmış olsun diye hem de soba yanarken pişsin tüpte pişirmek zorunda kalmam" dedi.

Tuğrul iç çekerek bakıp " iyi düşünmüşsün eline de sağlık ama çok yorgundun" dedi. Hüma mahçup bir şekilde ne yorgunluğu" dün Fadime teyzemlerde yaptığımız kahvaltıdan sonra bir sandviç ile onca işi yaptın. Sonuçta kocaman adamsın sadece sandviçle olunur mu? Bugün de bir şey ye diye düşündüm..."  deyince " hadi oturalım o zaman " dedi. Karı koca ilk defa baş başa karşılıklı yemek yiyeceklerdi.

Hüma utangaç bir şekilde Tuğrul'un oturmasını bekleyip oturdu. Eline yufka ekmeği alıp sobada ısıtsam sever misin bak tereyağı da var içerisine koyup ye" dedi. Tuğrul"  ısıtırsan niye yemeyeyim ki çokta severim. O zaman ben de çayları dökeyim" diyerek çaydanlığı eline alıp tavşan kanı çayı bardaklara boşalttı. Hüma dayanamayıp ekmeğin arasına tereyağı sürüp patatesten ve soğandan koyup" üzerine de pul biberi sever misin?" dedi.

Tuğrul Hüma'ya bakarak" hem de çok severim" dedi. Hüma dürüm yaptığı ekmeği uzatarak afiyet olsun. Ben sana bir tane daha yapayım yersin" dedi.
" Önce kendine bir tane yap ye sonra yine bana yap". Hüma başını sallayarak iki ekmek daha ısıtıp birisini kocasına birisini kendisine yaptı. Konuşacak fazla bir şey yoktu..Aslında çok konuşacak vardı da asıl konuşacaklarını nereden başlayacaklarını ikisi de bir türlü bilemiyordu. Hüma çekiniyordu hem Tuğrul çok konuşmayı sevmediği için Hoş Hüma'da pek sevmezdi de Tuğrul daha bir ağır abi takılıyordu. Sessiz ama kaş altından birbirlerini izleyerek yemeklerini yediler.

*****

Bugün akşama kadar Tuğrul ahırda ve bahçede ki, evin dış cephesindeki tamirleri temizlikleri yaptı, pat pat motoru tamir etti. Hatta öyle ki yemeğini bile bahçede yedi eve çıkmamak için üstü başı da çok batmıştı. Hüma kocasının yemeğini tepsinin üzerine hazırlayıp götürmüştü. Ahır bile tertemiz olmuştu evin dışı bile terkedilmekten çıkmıştı içinde hayat olduğunu belli ediyordu.

Hüma'da namazların haricinde hiç mola vermeden tüm evi serip dayayıp döşemişti. Dünden temiz olduğu için kolay olmuştu hemde çok güzel olmuştu. Bir oda da divanlarla döşeli, tüplü televizyonun dolabı olan küçük bir büfe vardı, eski zaman fincanları ve bardakları ile süslü, ortasında yine eski moda ama bir o kadar güzel gözüken kırmızılı çiçekli motifli halı vardı. Divanların döşekleri de eski olduğu için hümas sandıktaki kırmızı çiçekli basma kumaşlardan yüz dikmişti. Üzerine de işlemeli beyaz örtüleri sermişti. Perdeler zaten önceden vardı ve çok güzeldi, yıkanınca daha da bir güzel olmuştu ortada küçük bir tahta sehpa vardı üzerine de tül kumaşlardan küçük bir örtü dikmişti, aynı örtülerden televizyon büfesine de dikmişti, küçük demir masanın üzerine beyaz örtü örtüp taş gramofon ve plakları, radyoyu yerleştirdi şirin bir salon olmuştu. Diğer bir odada da duvar yastıklarıyla ve minderlerle çevrili çevrili çok köşeli bir oda vardı Hüma yine aynı şekilde dizdi ama üzerlerine yine işlemeli beyaz örtüleri serdi, kırlentleri koydu. Ortaya da yine aynı şekilde salondaki halıdan serdi, önceden olan yıkanan perdeleri taktı, uygun yerlere bakır süs eşyalardan koydu, çok güzel olmuştu, öylece bir oturma odasıydı gece de yer yatağı serilip yatak odası olarak kullanıldığını söylemişti teyzeleri. Zaten tüm yatak ve yorganları, yastıkları... burada ki yüklük  dedikleri büyük çok güzeldi gömme dolap şeklinde işlemeli tahta kapaklı olan dolaplara yağmıştı, derli toplu olmuş odayı hiç dağınık göstermiyordu. İçini de bir hizada yığımıştı, sandıktan çıkan lavantalardan keserler de yapıp koymuştu güzel kokusun diye. Yine küçük şirin bir oda vardı tek bir divanı ve tekli olmalı koltukların olduğu. Buraya da yine kırmızı desenli çiçekli bir küçük serdi, işlemeli perdelerini, divanların minderlerini ve işlemeli  beyaz örtülerini de takınca, küçük sehpaların üzerine bakır aksesuarları da koyunca çok güzel olmuştu, sobayı da bu odaya koymuşlardı gündelik oturmak için çok iyiydi. Hem balkona çıkan kapıda buradaydı birisi de mutfaktan çıkıyordu büyük bir balkon vardı. Orta boyutlu mutfağı da daha önceden serili olan renk renk dokuma kilimi serdi, köşedeki küçük tahta masaya ve tahta sandalyelere de güzel bir yeri örtü dikince tam olmuştu. Eski zaman ocağının üzerinde güzel gözüksün diye yine bakır eşyalardan koymuştu burada çok da güzel olmuştu. İnce uzun koridorlara da yine renk renk dokunmuş kilimleri sermişti, kapının kapının yanına da küçük bir sehpa koyup üzerine tül örtü örtünce bakır bir tabak içine kozalaklar da koyunca çok şık durmuştu. Banyoya dahi küçük dokuma kilimden serip, eski çamaşır makinesinin üzerine dantel örtüp bakır kapların içine renkli sabunları estetik bir şekilde dizdi, havluları elma şeklinde katlayıp yine bakır geniş bir tepsinin üzerine sıralayıp koydu. Evde ne kadar bozuk eşya varsa bir şekilde değerlendirip otantik bir ortam yarattı.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin