8. Bölüm

573 191 61
                                    

Kutudakiler beni belirsizliğe sokarken etrafım meraklı bakışlar ile çevrelenmişti. En sonunda Ilgaz elimden çekerek aldığı kağıdı ve fotoğrafı büyük bir ciddiyetle incelemeye başladı. Gözlerimi Akın'a çektiğimde bana sorarcasına bakıyordu. Ondan bakışlarımı alarak Ilgaz'a döndüm ve kollarımı göğsümde birleştirip tepkisini izledim.

Benim gibi her cümlede kaşı çatılırken gözlerindeki şaşkınlık apaçık ortadaydı.
"Akın nerden aldın, bunu kim verdi ?" Akın Ilgaz'ın sorusuyla geldiği noktaya döndü ve sonra tekrar bize döndü. "Birini görmeye gidecektim sonra bir kurye geldi Vira'yı arıyordu ben de ben götürürüm ver dedim aldım." Ilgaz Akın'ın söylediklerinden sonra arkadaşlarına dönerek konuşmaya başladı.
"Sare sen git hastanenin güvenlik kameralarınıdan şahsı bul, Cengiz sen de gel benle. Ve siz ikiniz buradan bir yere kaybolmayın." Yanımızdan hızla uzaklaşan üçlünün ardından bakakaldık.

"Ne vardı o kutuda da bunların götü tutuştu ?" Kafamda geçen düşünceler beni harekete geçirirken Akın'ın sorusunu es geçtim. Aklımdaki planı gerçeğe dökecektim. "Akın takip et beni, seri hadi." Hızlı adımlar ile hastaneden çıkarken Akın arkamdan bana yetişmeye çalışıyordu. Hastanenin otoparkına doğru koşar adımlarla vardığımızda gözlerim tanıdık olan arabayı aradı.

Genelde çoğu yerde yedek arabalarımı bırakırdım ve burada da vardı. Biraz gezindikten sonra gözüme çarpan mat siyah aracım bana adeta göz kırpıyodu. Arabanın hızla yanına yaklaşarak eğildim ve aracın altında bulunan gizli bölmeden anahtarı çıkardım. Kapıyı açarak bindim ve Akın'da hız kaybetmeden yan koltuğa geçmişti bile.

Emniyet kemerini taktığım gibi arabayı çalıştırdım. "Akın torpido gözünde cep telefonu var onu aç ve hastanenin güvenlik kamerasınından bugünü aç ve o kuryeyi bul." Akın cümlelerimin ardından dediğimi yaparak telefonu aldı ve güvenlik kameralarını inceleceğimiz uygulamayı açtı.

Bende hastanenin otoparkından çıkmış Akın'ı bekliyordum. "Hastanenin arka kapısından çıkmış. Kırmızı lüks bir arabaya binmiş ve kuzey tarafında gitmişler." Arabayı hızla arka kapıya sürerek camı açtım. Şuan gidebilecekleri yolu hızlı bir şekilde takip ediyordum. "Vira söylesen mi artık ne vardı o kutuda ?" Bir yandan arabayı sürüyor bir yandan da arkayı kontrol ederken az önce es geçtiğim Akın'ın sorusunu yanıtlamak zorunda kalıyordum.

"Bilmece gibi bir şey yazıyordu kağıtta.

'Şeytan gözünü açmalı etrafına bakmalı. Güvendiği dağlara kar yağmamalı. Duygulara yenik düşersen cehennemin kapıları sana kapalı.
Bu cümlelerimi ondan önce anlamalı.'

Böyle garip saçma sapan bir şey. Bir de fotoğraf vardı. Kolyemin uzaktan çekilmiş fotoğrafı. Dedim ya çok garip. Ama her ne ise bu bizim üçlü bundan fena korktu. Onlardan önce bulmalıyız." Şuan gidebilecekleri yolu hızla tarayarak gidiyorduk. "Ya kardeşim açık açık söylesen ne olurdu sanki." Akın söylenirken bende zihnimdeki haritadan ilerliyordum.

Kuzey yönünden gidilirse üç yol vardı. İki yolu çıkmaz sokaktı yalnızca bir tanesi açıktı. Umarım bunu aradığımız adamlar bilmiyordur. O iki çıkmaz sokağı uğramayarak açık olan sokağa arabamı sürdüm.

Şuan büyük bir risk almak üzereydim. Eğer adamlar o yolların çıkmaz sokak olduğunu bilmiyorsa ve iki sokağa da girmişlerse hâlâ daha bu sokağa girmemiş demekti bu. Arabayı sokağın girişini kapatacak şekilde park edip indim.

Eski sokak olduğundan buradan lüks arabalar geçmezdi. Etrafta oynayan çocuklar ve onların yanında olan anneleri şu an pür dikkat bizi izliyordu. Akın'ı ardımda bırakarak biraz ilerimde duran kucağında bebeği olan genç kadının yanına adımladım. Yanına yaklaştığımda kibar bir üslupla kadına sorumu yönelttim.

KIZIL KURŞUN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin