7

13.7K 773 293
                                    

Yumdum ama nasıl yumdum...

Başımı kaldırıp Taha'ya bakamıyordum. Sadece kolunun eskisinden daha da sert olduğunu ve elimin altında kabaran damarlarını hissedebiliyordum. "Bu adam mı sözlün?!" Diyerek yüzüme hönkürdü Harun. Taha'ya bakarken bayram eden gözlerim şimdi adeta kanıyordu.

"Yakında nişanımız da olacak. Beklerim."

Ne? Taha?

Kocaman açılmış olan gözlerim Taha'nın boynuyla buluştu. Başını eğmediği için gözlerine ulaşamamıştı. Ne demişti o? Nişan mı demişti? Yakında mı demişti?

Resmen bayıl Meryem şuracığa demişti!

Hala ondan çekemediğim gözlerimle gözlerini buluşturdu. Tutmadığım eliyle hafifçe çeneme dokunup yüzümü sabitledi. "Sen içeri geç olur mu?" Harun'a bir bakış attı. "Biz bunu aramızda halledeceğiz." Dedi tehditkar bir sesle.

Öldürür müydü adamı? Bir de ortalık yerdeyiz. Hele hele de iş üzerindeydi! Kesin ceza yerdi bu yüzden!

"Olmaz!" Dedim ağzımdan kaçıvermiş gibi. Kaşlarını çattı. "Neden?" Çenemdeki elini tuttum. "Senin başın ağrısın istemiyorum." Hafifçe gülümsedi. "Asıl senin başın ağrımasın güzelim. Bunlarla uğraşmak yerine başka şeylerle uğraş" imâsını belli etmek için göz kırpmıştı.

Başka şeyler mi?

Bir an gerçekten sözlü olduğumuzu düşündüğümde tüm bedenimi bir ateş kapladı. Midemden yukarı doğru sıçrayan sıcaklık alnıma kadar ulaşmıştı.

"Devrem!"

Biraz öteden gelen sesle herkesin başı bir yöne dönüverdi. Taha hızla benden ayrılıp o adama doğru yöneldi. Dönerken Harun yaklaşmasın diye elini önüme koymayı da ihmal etmemişti.

İşte buna aşık olunurdu. Bu adama aşık olunurdu...

"Devrem işin bitmedi mi hala?!" Taha'nın yaşlarındaki adam sitem dolu sözlerle bize doğru koştu. Bakışları birkaç saniye aralıklarla hepimizi gezdi. "Tam zamanında geldim herhalde." Diyerek Taha'yla uzun bir bakıştılar. Sanki konuşuyor gibiydiler.

Taha, adamın beni farketmesi için hafif yana eğildi ama tamamen çekilmedi. Adam beni farkettiğinde Taha'ya ufak bir bakış attı. Ardından kocaman gülümsedi.

"Yenge!"

Yenge?!

Hemen başını Harun'a çevirdi. "Sen de abisi misin?!" Sesi ironi yapar gibiydi ama sanki sadece biz anlamıştık. O kadar iğneleyici söylemişti ki...

"Ne abisi ulan?! Ben bu kızın sevdiğiyim!"

Harun'un dediği şeyle tüm sinir tepeme zıplamıştı. Şimdi hanımcılık oynayamayacaktım işte!

Taha'nın arkasından çıkarak Harun'un üzerine yürüdüm. "Ne sevdiği ula?! Ne sevdiği?! Bana bak Harun! 'Eğer sözlüme laf getirecek olursan sana bu memleketi dar ederim' dedim mi?! Demedim mi?! Beni tek sevebilecek adam kalbime sahip olan adamdır!" Diyerek Taha'yı gösterdim.

Taha'nın arkadaşı beni engellemek istercesine hamle yaptı ama bana dokunmadan elini omuzumun üzerinde tuttu. "Yenge boşa yorulma." Daha sonra başını arkama, yani Taha'ya çevirdi.

Kolumdan aşağı kayan bir elle arkamı döndüm. Taha parmaklarını parmaklarıma geçirdi ve beni kendiyle beraber dükkanın içine götürdü.

Sinirli miydi? Çok mu abartmıştım? Kızar mıydı bana?

Dükkanın içine girdiğimizde bana döndü ve sinirli bakışlarını yüzümde gezdirdi. Ellerini benden ayırıp yanaklarımı tuttu. Bir çocuk gibi heyecanla gülümseyerek "beni burada bekle!" Dedi ve hızla dükkandan çıktı.

ER BAHTI ~yarı texting~ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin