44

3.8K 224 257
                                    

"Taha..."

Mustafa Bey bir Taha'ya bir de Ömer Bey'e baktı. Ömer Bey sadece Taha'ya bakıyordu. Tim yüzlerini kapatmış yok olmayı bekliyorlardı. Meryem şok geçirmiş, olayı idrak etmeye çalışıyordu. Sedef içinden Akif'in haline gülüyor aynı zamanda dalga geçiyordu. Mert alnındaki buzdan akan suları eliyle durdurmaya çalışıyordu. Asiye de ona yardım ediyor bir yandan da olayı takip etmeye çalışıyordu. Filiz olayı nasıl toparlayacağını kafasında kurarak Taha'nın sağ kalma ihtimali olduğu senaryolar yazıyordu. Züleyha Hanım Ramis Bey gibi bir şey anlamamıştı. Firuze Hanım eşini nasıl sakinleştireceğini aynı zamanda Taha'nın dayak yiyebileceği bir senaryo düşünüyordu. Efe... Efe'in umrunda değildi.

"LAĞNNN!"

Ömer Bey bir hışımla yerinden fırladı. Tam Taha'nın yakasına yapışıyordu ki Firuze Hanım yakaladı eşini.

"Yapma Beeyyy!"

Ömer Bey'in dikkatinin dağılmasını fırsat bilen Taha koşarak Akif'in yanına kaçtı. Hepsi onun suçuydu! Konuşsundu da temize çıkarsındı kendisini!

"Açıkla lan! Açıkla! Anlat ne b*klar yediğini!"

Akif yanına sıvışmaya çalışan Taha'yı eliyle ittirdi. "Banane oğlum ben mi dedim kahramanlık yap diye?!"

Ne?!

"NANKÖR!" Diye bağırıverdi. Akif sızlayan kulağını tutarak yüzünü ekşitti. "Kulağıma s*çtın!" Taha büyükler arasında oldukları için Akif'in kafasına uyarı mahiyetinde vurdu. "Küfür etme lan!"

"Bir de dalga geçiyor! Bir de dalga geçiyor! İT! BURAYA GEL! BURAYA!" Ömer Bey Firuze Hanım'ın elinden kurtulduğu gibi Taha'nın üzerine gelmeye başladı. Taha Akif'i de yakasından tutarak salonun diğer tarafına koşturdu.

"Komutanım yardım edin!" Diye bağırdı Ahmet. Kutay da Ahmet'e katılarak söylendi.
"He ya komutanım! Askerinizi heba etmeyin! Ben komutanımı seviyorum!"

Taha gururla elini salladı.

"Aferin lan! Duygulandırdınız beni! Size söz döndüğümüzde on değil dokuz kilometre koşturacağım!" Kutay'la Ahmet yüzlerini ekşiterek baktılar Taha'ya. Görürdü şimdi o. Ellerinde koz vardı nasılsa. Önce bi birbirlerine baktılar.

"Vazgeçtik komutanım!"

Taha dövmek için yeltendi ama babasının köpürmesinden dolayı o tarafa geçemedi.

"Lan insan kendi topuğuna sıkar mı? Şimdi bırakın kilometreyi ülkeyi turlatmazsa adım da Rüştü değil!" Taha garipser bir ifadeyle Akif'e döndü.

"Senin adın zaten Rüştü değil Akif?"

Akif aptal aptal sırıttı. "Heee, biliyom. Hani ülkeyi turlatamayacağın için yalan olmasın diye..." göz kırptı. "Çaktın?" Başını salladı Taha. Bu mallık karşısında ne yapabilirdi ki başka?

"Çaktım... Çakacam ben sana..." Akif Ahmet'i ayıplayan teyzeler gibi elini ağzına götürdü. "Ayııııppp!"

Ömer Bey daha fazla dayanamadı. Tekrar kıpırdanmaya başladı.

"Baba dur bi dinleyelim!"

Ömer Bey önce telaşla bakan Meryem'e sonra da pısırık oğluna baktı.

"Ulan! Ulan! Bide yeni nişanlandın! Eşşeekk! Ha bu kızın... gelinimin önünde de mi dayak attıracaktın bana?!" Taha hafif gülümsedi.

"Şey... atma baba?"

Ömer Bey duyduğu cümle ile çileden çıkmıştı. Bir hışımla bedenini hareket ettirdi ama bedeni, tutan ellerden dolayı hareket etmiyordu. Filizle Meryem bir kolundan, Firuze Hanım ve Mustafa Bey bir kolundan tutuyordu.

ER BAHTI ~yarı texting~ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin