"Baba?"
Taha önce ensesindeki ele sonra da sahibine bakmaya çalıştı. Rezil olmuştu! Hemde bu bebelerin önünde! "Ah baba, ah..." diye geçirdi içinden. Kendisinin de bi karizması vardı yahu!
"Baba? Şey..."
Ömer Bey gayet enerjik adamdı. Enerjik adamdı da, bu enerjiyi nasıl kullanacağına hep kendi karar verirdi. Eee! Taha gibi bir oğul büyütmüştü! Kolay olur muydu hiç?!
"Ben izin vermeden konuşma." Diyerek kafasına bir tane vurdu. Taha o an batmıştı. Çamurlar boğazına boğazına çıkmıştı. Vah nerelere gideydi de bunlara rezil olmayaydı?
"Baba ayıp oluyor. Yani şimdi askerimin önünde..." Kafasına bir tokat daha yedi.
"Dur be adam! Dur!"
Taha rezilliğini kabullenmeye çalışarak gözlerini sıkıca yumdu. Dudaklarını içeri doğru kıvırdı.
"Ko-" Kutay Taha'ya seslenmek için yeltendi ama kendisini tutamayıp gülüverdi. Taha zaten sinirliydi, rezil olmuştu. Bir de bu hıyar kendisine mi gülüyordu?! Bir tane yapıştırdı kafalarına.
"Komutanım ben ne yaptım ya?!" Ahmet sitem dolu bir sesle omuzlarını oynattı. "Lan kıpraşma!"
Taha'da bu hareketinden dolayı Ömer Bey'den kafasına şamar yedi. "Bağırma çocuklara! Bırak bakayım yakalarını." Taha önünde çaresizce duran ikiliye baktı. Dünden beri şamar oğlanına dönmüşlerdi. Bir anlık vicdanla bırakası gelmişti ki bırakmadı. Onlar yüzünden şamar yemişti az önce! Eşek herifler, görürlerdi!
"Cık. Olmaz." Ömer Bey kaşlarını çattı. "Ne demek olmaz?" Yakasını daha sert kavradı. "Olmaz derken... Yani biraz konuşacağım var onlarla. Ondan..." Ömer Bey yer miydi? Yemezdi elbet! "Bende seninle konuşa-"
"Ömer!"
Yanlarından yükselen sesle ikisi de ellerini çektiler. Ömer bey yaramazlık yapan bir çocuk gibi dudağını büzdü. Taha'nın da ondan farkı yoktu.
"Günaydın Karıcığım..."
Firuze Hanım tek kaşını kaldırarak ağırlığını bir bacağına verdi. "Günaydın Ömer Beyciğim." İğneleyici bir ses tonuyla söylemişti. Ömer Bey hemen konuyu değiştirmeye çalıştı. Biz sofra kurmaya yardım edelim." Başını Taha'ya çevirdi. "Dimi oğlum?" Taha sahte bir gülümsemeyle babasına döndü. "Evet babacığım. Yardım edelim tabi. Heh. Heh..."
Kutay'la Ahmet şaşkınlıkla onları izliyordu. Eğer mümkün olsaydı kesinlikle ağızları yere düşerdi. Firuze Hanım elindeki maşayı sallayarak onları mutfağa kışkışladı. "Düşün bakayım önüme."
Taha'yla babası gözden kaybolunca ikili Firuze Hanım'ın arkasından coşkuyla tezahürat yapmaya başladı.
"Yaşa be Firuze anne!"
"Lay! Lay! Lay! Lay! Lay! Lay! Lay! Lay! Laaay!
Ooooo! Fii! Ruu! Zeeee!"...
"Ben ilk duyduğumda çok şaşırdım biliyor musunuz?!" Ömer Bey keyifle ağzına bir zeytin atıverdi. Muhabbet amma da koyu ilerliyordu. "Ula o niye?" Muzip bir şekilde gülümsedi. "Ha bu oğlanın bu işlerde hiç gözü yoktu." Taha uyarı mahiyetinde gözlerini kocaman açtı. Dişlerini sıkarak babasına baktı. Babasının umrunda bile değildi! Ah! Ah! Açılmıştı yine ağzı!
"Ben kaç defa dedim oğlana. Yaşın geldi bir kız bul dedim. Yok efendim zamanı mı varmış?! Yok işte onu kaldıracak bir kadın bulamazmış!" Tam bu cümleden sonra Meryem delici bakışlarla Taha'ya baktı. Ömer Bey konuşmaya devam ederken Taha'nın surat ifadelerini itinayla izlemeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ER BAHTI ~yarı texting~ (DÜZENLENİYOR)
Aksi053*: heeerrr erinnn bahtııınaaa 053*: bir güzel düüüşeeeerrrr 053*: ben de senin bahtına düşebilir miyim? ____________________ Kartal Timi'nin bahtına düşen düşüyor. Bakalım başta Taha olmak üzere bahtlarında ne varmış bu uşaklarun? Kap Doğus çayin...