7. Bölüm

404 57 216
                                    

7. BÖLÜM

Evren'in bakış açısından

***

Görev yerine geldiğimizde aklımda tek bir düşünce vardı: Bu karmaşada birbirimizi nasıl bulacağız?

Dersten sonraki boş zamanımızda Evrim Hoca'ya yakalanmıştık. Merkezde ufak bir karışıklık çıktığını biliyorduk. Destek ekiplerinin eksikliğinden bahsederek bizi apar topar buraya göndermişti. Destek ekibi diyerek durumu süslemeye çalıştıklarının farkındaydım. İşin aslı ana ekiplerin arkalarını toplamakla görevliydik.

"Buradaki herkes Silüet giyiyor. Kime çalışacağımızı nasıl anlayacağız?" Melisa'nın haklı isyanından sonra gözlerimle etrafı taradım. Çevremizdeki çoğu kişi kimliklerini gizleyen Silüetleri kullandığı için kimin kim olduğunu anlamak güçtü.

Üçünün de bir şey söylemem için beni beklediğini fark edince ileride etrafa komutlar yağdıran kimliği belirsiz kişiyi işaret ettim. Buradaki ekibin başı o olmalıydı. Yanlarına gittiğimizde bahsi geçen kişi bize döndü, kim olduğumuza dair hiçbir sorgulama yapmadan komut verdi. "16. caddeye gidin. Üç tane puma görülmüş. Halledebilir misiniz?"

"Hallederiz. Hangi ekibe yardıma gidiyoruz?" diye sordum.

"Orada henüz bir ekip yok. Siz ilk giden olacaksınız."

Doğrusu canıma minnetti. Kendimi kanıtlamayı dört gözle bekliyordum. Yine de sonrasında yiyeceğimiz azarı düşününce gerçeği söylemek daha mantıklı geldi. "Bizi buraya destek için yolladıklarını söylemişlerdi."

Komuta zincirinin başındaki kişi, bir kez daha bana döndü. Hepimize tek tek baktı. "Destek mi? Yan timlerden misiniz?"

"Pek sayılmaz. Daha birinci sınıfız."

Silüetli kişi, gözlerini benden ayırdıktan sonra diğerlerinin üzerinde gezdirdi. Kendi kendine bir şeyleri tartıp yine kendi kendine bir sonuca vardı. "Anladım." Silüetinin büyülü şapkasını çıkarttığında fazla ortalık yerde olduğumuz için şaşkınlıkla etrafıma baktım. Önüme döndüğümde karşımdaki kişinin abim olduğunu gördüm. Silüet'in büyüsü yok olduktan sonra kimliği ortaya çıktı.

Melisa da Silüetinin şapkasını indirip kendisini gösterirken bir yandan da şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Abi?" Melisa'nın şaşkınlığının aksine Abim sert bir şekilde sanki bütün bunların suçlusu bizmişiz gibi sorguya çekti. "Sizi neden gönderdiler buraya?"

Melisa suspus kalırken ben de içimde yediremediğim bir şeyler olduğu için abime meydan okuyan bir ifadeyle karşı çıktım. "Yardım için gönderildik. Yapamayacağımız bir şey değil."

Abimin tereddüt dolu bakışları daha da hırslanmama sebep oldu. En basit şeyleri bile yapamayacağımızı düşünmesine sinir oluyordum. Abim, iç çekerek arkasını döndü ve elini upuzun silüetinin ceplerine sıkıştırdı. "Bu durum hoşuma gitmedi. Henüz göreve çıkacak kadar deneyimli değilsiniz."

"Üç tane pumayı da hallederiz herhalde," dedi Melisa bozulduğunu belli ederek.

Abim, Melisa'nın tavırlarına karşı gülerek karşılık verdiğinde Melisa'nın yüzüne şaşkın bir ifade yerleşti. "Küçüksünüz hâlâ."

"Ekip eksikse neden gidemediğimizi anlamıyorum?"

Abim, herhangi bir cevap veremezken bir süre yüzüme baktı. "Haklı olmandan nefret ediyorum," diye homurdandığında zafer nidalarıyla gülümsedim. Gülümsediğimi gördüğü an parmağını uzattı. "Sakın buna alışma!"

Atlanta'nın Kalbi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin