17. Bölüm

282 43 49
                                    

17. BÖLÜM

Melisa'nın bakış açısından

***

"Doruk abi gelmiş, gidelim mi?"

Arda, telefonu kulağından indirdikten sonra haber vermek için bana ve Beste'ye döndü. Çoktan okula gelmiştik ve Doruk abiyi beklerken bekleme odasında elimizdekileri tartışıyorduk. Geçen her bir saniye zaman kaybı gibi geliyorken burada oturduğum 5 dakika bile gerçekten rahatsız ediciydi. Üçümüz de kapıyı çalmaya bile zahmet etmeyerek Doruk abinin bizi çağırdığı odaya girdik. Doruk abi, kimin geldiğini kontrol etmek için başını kaldırdı.

"Sokağı gören bir kamera vardı. Kodunu aldım." Arda, yanımdan ayrılıp ceketinden çıkarttığı kâğıt parçasını uzattı.

Doruk abi, etkilenmiş bir şekilde kâğıdı Arda'dan aldı. Beste de merakla yanımıza geldiğinde üçümüz de başında dikilmiş bilgisayardan gelecek herhangi bir sonucu bekliyorduk. Kodu sisteme girdiğinde ekrana görüntüler yerine anlayamadığım onlarca koddan oluşan bir hata mesajı çıktı.

"Kamera özel bir şirkete ait. Girmek için izin almamız gerekecek."

"Abimi aradım, buraya geliyor. İzni o alabilir mi?" diye sordum.

"Hayır, yüksek seviyeli bir güvenlik şirketi."

"O zaman annemle konuşayım."

Doruk abi, Beste'nin fikrini başını sallayarak onayladığında bir saniye için içimdeki umut canlandı. Beste, yanımdan ayrılmadan önce hepimize hızlıca baktı ve bizi arkasında bırakmak istemediği için isteksizce dışarıya çıktı. Elimizde hiçbir şey olmadığı için sessiz sessiz Beste'nin dönmesini beklemek zorunda kaldık. Sessizlik iyice duygularımı dibe vururken sanki tuhaf bir boşlukta süzülüyordum. Doğrusu ne hissettiğimi ben bile bilmiyordum. Kalbim durmak bilmeden sancılara ev sahipliği yapıyordu.

Elimi sallayarak kendimi yellemeye çalıştım. Arda, sanki içimde kopan fırtınaları hissedebiliyormuş gibi usulca yanıma oturdu. Kolunu etrafıma sardığında aslında bu desteğe ne kadar ihtiyacım olduğunu fark ettim.

Aramız kötüydü. Bütün bunlar tam da aramızın kötü olduğu zamana denk gelmek zorunda mıydı? Evet, kızgındım ama istediğim şey bu değildi. Durgun ve genele kıyasla duygusal olan ruh halim kapının büyük bir hiddetle açılmasına kadar sürdü. Yerimden sıçrayıp başımı çevirdiğimde dik bir ifadeyle içeriye girmiş olan abimle karşılaştım.

"Neler oluyor?" diye sordu ve masanın başına yürüyüp bilgisayardaki hata mesajını görünce tek kaşını kaldırarak bize baktı.

Gergin bir şekilde Arda'dan ayrıldım. "Daha bilmiyoruz. Kamera bulduk, Beste izin çıkartmak için annesini arıyor." Abim başıyla onaylarken ben de yanına gittim. Omzumu sıkıca tuttuğunda bu hareketi üzerimdeki gerginliği az da olsa azaltmıştı. Abimin yanımızda olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu.

"Annem ve babama şimdilik bir şey söylemedim. Ağzından bir şey kaçırma," diye tembihlediğinde şüpheyle kaşlarımı çattım.

"Neden?"

"Zaten işleri başlarından aşkın. Halledebileceğimiz bir şeyse onları endişelendirmeye gerek yok."

"İşleri çocuklarından daha mı önemli? Ne kadar saçma bir düşünce!" diye çıkıştığımda bir kez daha omuzlarımdan tuttu.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun," dedi. "Sadece bana güven, ilk kez böyle bir şeyle uğraşmıyorum."

Başka bir çarem olmadığı için abime güvenmek zorunda kaldım. Beste içeriye girdiğinde de bütün dikkatimiz oraya yönlendiği için bu tartışma da burada kapanmış oldu. Elindeki numara yazılı olan kâğıdı uzattı. "Bu numarayı arayacakmışsın Doruk abi."

Atlanta'nın Kalbi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin