10. Bölüm

315 49 85
                                    

10. BÖLÜM

Melisa'nın bakış açısından

***

Dersten sonra hepimiz odalarımıza dağılmıştık. Bahar, hâlâ ortalarda yoktu. Öz katilim benden habersiz sosyalleşip odaya uğramaz olmuştu.

Beste, kollarını iki yana açıp kendisini yatağa attı. "Çok sıkıcı bir gün geçirdim. Umarım anlatacak bir şeyin vardır çünkü sıkıntıdan patlamak üzereyim." Dedi.

"Bütün gün beraberdik Beste." Dedim.

"Yeni yıl geliyor. Kasabada hazırlıklara başlamışlar." Dedi. 2024'e girmek üzereydik. Zaman çok hızlı geçiyordu.

Saate baktım gece 1'e geliyordu. Ani bir kararla yataktan kalktım. Okuldan kaçacaktım.

Tamam, en parlak fikrim sayılmazdı ama birden bu fikre çok ısınmıştım. Keşke sadece kapıdan çıkıp gidebilseydim. Saat 12'den sonra giriş çıkış yasaktı.

Kapıya doğru giderken Beste ayaklandı "Nereye?" Diye seslendi. "Bahçeye, yürüyüş yapacağım." Diye aklıma gelen ilk yalanı söyledim.

Beste'nin inanmadığı açıkça belliydi, beni tanıyordu. Çok da umursamayıp geri yerine yattı.

"Kızım sen de kendi kendine aksiyon arıyorsun. Yeterince olaylı bir hayatın yok mu zaten." Diye kendi kendine söylendi.

Merdivenlerden son derece normal bir şekilde indim. O kadar rahat hareket ediyordum ki birisi beni görse şüphelenmezdi.

Yani umarım...

Kapının önünden yandaki ağacın arkasına geçip nereden çıkacağımı düşünmeye başladım. Ana kapıdan çıkamayacağım kesindi zaten.

Direkt yurt binasının arkasındaki duvardan atlayacaktım. Sağ taraftan çıkamazdım. Orası doğrudan okulun Fransa kanadının bahçesine bağlanıyordu. Bir okuldan çıkıp diğerine kaçmış olurdum.

İlk belirlediğim duvara koştum. Biraz yüksekti ama oraya çıkmak en fazla ne kadar zor olabilirdi ki? Yere biraz daha yakın bir açıklık gördüm. Boyum yetmiyor diye etraftan büyük taşlar getirip üzerlerine basarak ulaştım.

Elimle duvarın açıklığına tutunup bacağımı yana attım ve bu şekilde duvarın üstüne çıktım. Başımı hafifçe öne eğip ne kadar yüksek olduğuna baktım. Çok değildi. Atlatabilecek bir yükseklikti.

Atlayabileceğim yumuşak bir çim zemin ararken sağ taraftaki ağacın yanında dik dik bana bakan Arda ile karşılaştım. Görmeyi hiç beklemediğim için aniden korkup dengemi kaybeder gibi oldum.

"Dikkat et, düşeceksin." Dedi dalga geçerek.

"Ne işin var senin orada." Dedim suçlayıcı bir ifade ile.

"Asıl senin ne işin var orada?" Dedi ve duvarı eli ile işaret etti.

"Kaçmaya çalışıyordum. Çok belli değil mi?" Dedim.

"Ben de kaçıyordum." Dedi.

Ne dediğini anlamak için kısa bir süre duraksadım. Elbette, başka ne sebeple duvarın diğer tarafında olacaktı ki? Teyit etmek için "Ciddi mi söylüyorsun?" Dedim.

Kollarını iki yana açtı. "Sen ne kadar ciddiysen ben de o kadar ciddiyim." Dedi.

Biz konuşurken arkadan bir fener ışığı yaklaştı. Güvenlik geziyordu. "Hey! Oradaki kim?" Diye bağırdı. Gözlerimi açıp sesin geldiği yöne doğru baktım.

Atlanta'nın Kalbi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin