9. Bölüm

360 48 190
                                    

9. BÖLÜM

Evren'in bakış açısından

***

Ellerimi saçlarıma geçirerek zamanın geçmesini bekliyordum. Birkaç saattir bulmak uğruna saçma sapan şeyler feda ettiğimiz tesisteydim. Melisa içerideki odalardan birisinde olduğu halde meraklısı gibi gözükmemek için onu henüz görmeye gitmemiştim. Geldiğimiz yeri gözlerimle tararken ilk tesisin tamamen benzeri şekilde yapılmış olan ikinci tesise baktım. Yapının içindeki koridorun renklerine kadar tıpatıp aynıydı. Melisa'nın burada yalnız kalmayacak olması iyi haber, kuyruk gibi peşimden ayrılmayan Fatih'in de buraya gelecek olması ise kötü haberdi.

Biraz daha bu aptal koltukta oturmaya devam edersen ya koltuğu ya da karşımda ağzını şapırdatarak sakız çiğneyen adamın suratını parçalayacaktım. Ayağa kalktım ve demir kapılarla dolu olan koridora girdim. Yerini bildiğim için onu bulmak hiç zor olmadı. Demir kapıyı aralayıp içeriye girdiğimde sırtını duvara yaslamış ve oturur pozisyonda uyuklayan Melisa ile karşılaştım.

"Melisa?"

Gözlerini araladığımda karşılaştığım cam gibi parlayan mavi gözler anlık olarak ödümü koparttı. Lens taktığımızı tamamen unutmuştum. Durgunluğunu fark edince endişeyle yanına gittim.

"İyi misin?"

"Çok iyiyim," dedi ilaç yüzünden uyuşturulmanın verdiği durgunlukla. Hemen ardından esneyerek başını geriye yasladı. "Bana ne verdiler? Geldiğimden beri etkisinin geçmesini bekliyorum. Neredeyse bir gün boyunca etki eden sakinleştirici mi olur?"

"Tüfekle vurdum seni."

"Eksik olma."

"Doruk abi ile konuştum. Yarın bu işi bitirecekmişiz."

Gözlerini açtı ve elini yüzüne bastırdı. "Nihayet! Çok bile uzadı bu iş." Gergin ve sinirli oluşu dikkatimden kaçmıyordu. Görevi kabul etmeden önceki rahatlığını düşününce şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.

"Birden neden bu kadar gerildin sen? Buraya gelirken böyle değildin."

"Açım, aç!" Az önceki durgun halinden eser kalmadığında hayret içinde ona baktım. Kollarını karnına sararak öne doğru eğildi. "Bana sadece bayat bir ekmek ve tuzsuz mercimek çorbası verdiler."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Melisa, bunu fark etti ve her zamankinden daha ürkütücü hale getiren mavi gözlerini üzerime dikti. "Komik mi? Sen yiyorsun tabii güzel yemekleri. Ben bu muameleyi hiç hak etmedim."

"Ben sana taze ekmek getiririm."

"Hâlâ ekmek diyor. Kafayı yiyeceğim!"

"Sen bilirsin," diyerek ellerimi iki tarafa kaldırdım. "Benim taze ekmeğim var ama senin yok.

"Çık odadan!" Kovulduğumda zar zor bastırdığım kahkahayı daha fazla tutamadım. "Dikkat çekeceğiz!" diye uyardı. Yerde bulduğu toprak parçalarını avuçlayıp bana fırlatmaya çalıştı. Tozlardan kaçınmak için geriye kaçtım.

Gururlu bir ifadeye büründüm. Kendimden emin bir şekilde gülümsedim. "Tahmin et bu odaya kimi gardiyan olarak atadılar?" Melisa, bir cevap bekler gibi öylece yüzüme baktı. "Şaka yapıyorsun?" Başımla onayladığımda mutlulukla bakışlarını çekti. "Şans bizim yanımızda."

"Ne demezsin."

İçimden taşmak üzere olan hisler yüzünden söylenerek küçücük odada bir tam tur attım. O kadar beyaz ve boştu ki insanı delirtiyordu. Melisa, ayağa kalktı ve benden de dar olan alanda ileri geri yürüdü. "Bütün bu insanları kime satıyorlarmış?"

Atlanta'nın Kalbi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin