Final
Part 2, İlk dördün'
Melisa'nın bakış açısından
Bana verdiği yanık kreminden şüphelenmediğim için kendime kızıyordum. O an yanan elimin acısından bunların hiçbirisini düşünmemiştim bile. Birazdan bu aklını kaçırmış kızın karşısında tamamen insan olarak kalacaktım. Buna fırsat vermeden arkamı döndüm ve kapıyı açtıktan sonra koridora koştum. Koşarken de bir yandan saatin acil durum seviyesini ayarlamaya çalışıyordum. Tam bizden birisini aramak için telefonuma ulaşmıştım ki arkamdaki kapının sertçe çarpıldığını duydum.
Tuana, elindeki bıçak yetmiyormuş gibi bir de nereden bulduğu hakkında hiçbir fikrimin olmadığı bir çekiç ile odadan çıktı. Sanırım acil durum sinyalini ölüm kalım meselesi olarak güncelleme zamanı gelmişti. Bu kız ilk seferin aksine beni okuldan attırmaya çalışmıyordu. Öldürmeye çalışıyordu.
Peşimden geldiğini gördüğümde daha hızlı koşmaya başladım. Telefonu sıkıca tutarken koridoru takip ederek koşmaya devam ettim. Tuana, merdivenlerin olduğu tarafı tuttuğu için bu katta kalmıştım. Köşeyi döndükten sonra açık olan sınıflardan birisine daldım. Camlı duvarların arkasında gözükmemek için diz çökerek sırtımı duvara verdim. Odanın dışından bir parçalanma sesi geldiğinde irkilerek öne eğildim.
Bulduğum ilk boşlukta telefonumu geri çıkarttım. Bir sürü kişiden bir sürü cevapsız çağrı vardı. Gönderdiğim yardım sinyalinden sonra aramış olmalılardı. Derin bir nefes alarak en üstteki kişi olan Evren'i aradım. Bu süre içinde bütün bedenim öylesine titriyordu ki telefon elimden düşecekti. Tuana buraya girerse onunla nasıl savaşacaktım bilmiyorum. Tamamen insandım şu an.
"Melisa, ne oluyor?" Evren'in sesini duyduğumda düşüncelerimin arasından sıyrıldım. Tuana'nın yakınlarda olduğunu bildiğim için fısıldayarak cevap verdim. "Tuana delirdi. Beni öldürmeye çalışıyor."
Deli gibi korktuğum için sesim kırık çıkıyordu. Bu yönümü göstermek istemiyordum ama ölmektense bunu tercih ederdim.
"Ne? Ne demek öldürmeye çalışıyor?"
"Selenit verdiği için güçlerim yok. Nasıl karşı çıkacağım bilmiyorum," dedim. "Bu kadar çileden çıkmaması gerekiyordu. Dışarıda çekiçle etrafı parçalıyor."
Telefonun diğer tarafından bir tartışma sesi duydum. "Gelmek üzereyiz. Ne kadar dayanabilirsin?" Cevap vermeme kalmadan yaslandığım duvarın diğer tarafından bir gümbürtü yükseldi. Bütün duvar, darbenin etkisiyle titrerken bir yandan da sıvası parça parça aşağıya döküldü. İrkilerek duvardan uzaklaştım.
Hemen camın önünde olduğu için cevap veremeyip telefonu yere bıraktım. Sanki nefes alış sesimi bile duyacak gibi hissediyordum. Sesi minimuma indirmek için elimde ağzımı kapattım. Neyse ki duvarın benim olduğum tarafında delik açacak kadar güçlü vuramamıştı. Kapının altından içeriye sızan ışık, bir anda kesildi. Tuana'nın kapının önünden geçtiğini bu şekilde anladım.
Kolay kolay korktuğumu söylemezdim ama şu an çok korkuyordum.
Adım sesleri uzaklaştığında kulağımı kapıya yasladım. Camların kısa aralıklarla kırılışı duyduğum en net şeydi. Aralık olan kapıdan dışarıya baktığımda Tuana'nın neredeyse koridorun sonuna ulaştığını gördüm. Çekiçle duvarları indirirken elindeki bıçakla da camları tuzla buz ediyordu. Girdiğim sınıfta işime yarayabilecek bir şeyler aradım. Dolapların hepsi okulun sonu olması nedeniyle bomboştu. Şansıma bir kez daha lanetler ederek dolaplardan uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atlanta'nın Kalbi | Tamamlandı
FantasyMelisa Karahan, bütün hayatını hatalar üzerine kurmuş olan hikayenin kötü karakteriydi. Kaderine boyun eğmiş ve kendisini karanlık tarafa teslim etmişti. Böyle bir yaşam sürmesinin bazı bedelleri vardı. Dost bildiği insan tarafından sırtından bıçakl...