ÖZEL BÖLÜM 1, İRİS.Bu bölüm baştan sona İris'in ortaya çıkması ve karakter gelişimini anlatmak için ayrıldı <3 (Ufak bir ekstra olarak Evrim Hoca ile tanışma hikayesi de var.)
Melisa'nın Bakış Açısından.
***
*11 yıl önce, (Melisa ve Evren 8 yaşında, Onur ise 13 yaşında.)
Heyecanla alt kata inip mutfak tezgahına koştum. Babam, görevden dönmüştü. Annem ve babamı ormana pikniğe gitmemiz için ikna etmeyi başarmıştım. Annem ve babam sürekli görevlere gittiği için ailecek zaman geçiremiyorduk. İnsanları kurtardıklarını bilsem de onları özlüyordum.
Babam, hemen peşimden merdivenlerden indi. "Bakıyorum da çok heyecanlısın," dedi ve gülümseyerek yanıma geldi.
Uzanmaya çalıştığım ancak boyumun yetmediği sepeti tezgâhtan alıp bana verdi. "Al bakalım." Ellerini saçlarıma daldırdığında büyük bir mutlulukla gülümsedim. Sepeti alıp babamın boynuna sarıldıktan sonra legolarla oynayan Evren'i bulmak için salona gittim. Abim, başımda talimatları okurken Evren de büyük bir dikkatle parçaları birleştirmeye çalışıyordu.
Abim, önce benim daha sonra babamın da salona gelmesinden sonra elindeki kâğıdı indirdi. "Gidiyor muyuz?"
"Onur, sen kardeşlerini alıp önden git. Benim annenizi beklemem gerekiyor." Sık sık gittiğimiz bir yer olduğu için yalnız başıma gitmekten korkmuyordum.
Elimdeki ağzına kadar dolu sepeti tutup kapıya yürümeye çalıştım. Abim, gülerek yanıma geldi. Elimdeki sepeti kaptı. "Boyu kadar sepeti taşımaya çalışıyor,"
Abimin peşinden evden çıktım ve onu takip etmeye başladım. Ormanın derinliklerinde dolaşırken gerçekten de mutluydum. Abim arkamdan "Nereye gidiyorsun?" diye seslense de hiç umursamadan devam ettim.
Gözüme kenardaki çalıların arasında büyümüş olan mor çiçekler takıldı. Güzellikleri saniyeler içinde kalbimi fethederken bir koşu yanlarına gittim. Yanlarına gidip onlara nazikçe dokundum. Çok güzel gözüküyorlardı. Mor rengine bayılırdım.
"Beğendin mi? Bu çiçeğin ismi İris."
"Evet, çok güzeller." Onları yanıma almak istiyordum ama annem çiçekleri kopartırsak canını acıtacağımızı söylediği için bunu yapamıyordum. Bir süre daha yürüdükten sonra piknik yapmak için mükemmel bir açıklık bulduk. Abim, sepetteki örtüyü sermeye çalışırken ben de ona kendimce yardım etmeye çalışıyordum. Evren, çimenlerin üzerinde oturmuş sepetteki atıştırmalıkları karıştırıyordu.
"Daha yiyemezsin!" diyerek sepeti Evren'in kucağından çekip aldım. Evren, kaşlarını çatarak bana döndü. "Neden?" diye sordu.
"Annemler daha gelmedi de ondan."
Sepeti alıp abimin serdiği örtünün üzerine koydum. Hepsini çıkartıp abime verirken o da yere diziyordu. Bir terslik hissettiğimde başta sadece üşüdüğümü düşünerek umursamadım. İçim buz gibi olmuştu ama hava soğuk değildi. Yavaşça ayağa kalktım. Belki de abime söylemem gerekiyordu. Arkamı dönmemle birlikte Evren'in hemen arkasında kocaman bir hayvan gördüm. Gözleri kıpkırmızı parlarken istemsizce çığlık atarak geriye kaçtım. Hiç bu kadar büyük bir şey görmemiştim. Doğrusu hayatımda ilk kez kırmızı gözlü bir canavar görüyordum.
Evren, arkasında bir şeyin olduğu bilinciyle donup kaldı. Abim, panteri ürkütmemek için yavaş adımlarla yanıma geldiğinde Evren'in bakışları da onu buldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atlanta'nın Kalbi | Tamamlandı
FantasyMelisa Karahan, hayatını hatalar üzerine kurmuş olan hikayenin kötü karakteriydi. Kaderine boyun eğmiş ve karanlık tarafa teslim olmuştu. Böyle bir yaşam sürmesinin bazı bedelleri vardı. Dost bildiği insan tarafından sırtından bıçaklanarak öldürüldü...