Yedinci bölüm
Aslan, odaya bir kucak dolusu kitapla girince, Süreyya'nın gözleri fal taşı gibi açıldı. Oturduğu yerden hızla kaltı ve heyecanla, Aslan'ın önünde hafif hafif zıplamaya, neşeyle şakımaya başladı.
"Geldi mi? Hemen mi? Ayy çok güzel, çok heyecanlı hadi açıp bakalım."
Süreyya sonunda, günler sonra Aslan'la iletişim kurmaya karar verip, okul için kimliğini Aslan'a vermişti. Aslan da hemen başvuru işlemlerini halletmişti. Birkaç gün sonra da kitapları geldi.
Aslan, Süreyya'nın kitapları görünce ne tepki vereceğini çok merak etmişti. Sadece kendisine işleyen o buzlar kraliçesi tavrı değişir mi acaba diye. O yüzden adres olarak iş yerini verdi. Ama sonucun bu olacağını hiç tahmin etmemişti. Şimdi, tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi görünüyordu. Yüzünde ilk kez bu kadar kocaman bir gülümseme vardı. Farklıydı, ışıldıyordu sanki. Neşesi garip bir şekilde bulaşıcıydı. Şimdi Aslan da gülümsüyordu.
"Tamam sakin ol, hepsine tek tek bakacağız merak etme. Bana şuradan makası verir misin?"
Süreyya hemen çekmeceyi açtı ve telaşla makası uzattı. Aslan bakmadan almaya çalıştığından, bir an için parmakları birbirine dolandı. İkisi de sanki elektrik çarpmış gibi çektiler ellerini. Makas düşünce, bu sefer ikisi birden uzandı almaya. Bu sefer de yüzleri birbirine fazla yaklaşmıştı.
Süreyya erken davranıp hemen doğruldu. Aslan'ın gözlerine bakmak tedirgin ediyordu onu. Ne zaman göz göze gelseler, içini kötü bir şey olacakmış gibi bir his kaplıyordu.
Aslan ise olmaması gereken bir şey olmuş gibi hissetmişti. Süreyya'ya temas etmek, onunla yakın durmak yanlış geliyordu. Makası yerden alıp sakince doğruldu. Kazara dedi içinden. Önemsiz bir kaza...
***Sonunda ipleri çözdükten ve kitapları yatağa yaydıktan sonra, gerginlik ortadan kalkmış, ikisi de kitapları incelemeye koyulmuştu.
Süreyya büyük bir açlıkla kitapların sayfalarını çeviriyordu. Öyle mutluydu ki, bütün sıkıntılar bir süreliğine onu terk etmişti sanki. Hayalleri gerçekleşiyordu. Ellerinde bunun somut kanıtını tutuyordu. Minnetle, başka bir kitabı inceleyen Aslan'a baktı.
O getirmişti kitapları, şartını kabul edip, okumasına müsade etmişti. Ailesinin yapmadığını yapmıştı. "Belki de..." Diye geçirdi içinden. "Belki de arkadaş olmak fena fikir değildir, hem derslerde de yardım edeceğini söyledi." Son kez tereddütle Aslan'ın yüzünü inceledi. Dikkatle bir yeri okumaya dalmış, kaşları hafifçe çatılmıştı. Birden Süreyya'nın bakışını hissetmiş olacak ki, o da baktı.
Süreyya hemen gözlerini kaçırıp;
"Tamam!" Dedi.
Aslan gülerek ve merakla sordu;
"Ne tamam?"
" Yani haklıydın... Arkadaş olabiliriz... Benim için bu çok önemliydi. Teşekkür ederim." Diyerek kitapları gösterdi.
Tatlı ve mahçup bir sesle söylemişti bunları.
Aslan şaşırmış, ama belli etmemişti. Süreyya'nın ona teşekkür edeceğini rüyasında görse inanmazdı. Ama olmuştu işte, işler yavaş yavaş düzeliyordu. Aslan keyifle;
" Demek arkadaş olmak istiyorsun... İçindeki o kızgın Süreyya rahatsız olmasın, ilişkinize zarar vermek istemem."
Süreyya, sinirli görünmeye çalışarak, fakat gülümsemesine engel olamayarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomansSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...