Yirmi üçüncü bölüm
Sevim hanım kapıda Aslan'la Süreyya'yı görünce donup kaldı bir an. Gecenin bu saatinde neden gelmişlerdi acaba?
"Hayırdır kızım, şer haber getirmediniz inşallah?"
Hayriye, koşarak geldi arkadan. Uyuyamamıştı zaten meraktan. Süreyya'yı görünce içi rahatladı.
Aslan, istemeye istemeye;
" Hayırlı geceler Sevim teyze, kötü haber getirmedik, Süreyya'yı getirdim. Sizin için de mahsuru yoksa bu gece burada kalacak."
Sevim hanım sersemlemiş bir halde buyur etti içeri;
" Tabi çocuğum ne demek. Gelin girin haydi."
"Yok ben girmeyeyim." Deyip Süreyya'ya yol verdi. Kapıda bir an bakıştılar. Aslan hiç istemiyordu onu bırakmayı. Ama Süreyya'yı daha fazla üzmek istemiyordu.
" Tekrar hayırlı geceler size." Deyip, dönüp gidecekken aklına gelenle dönüp geri geldi. Cebinden Süreyya'ya aldığı telefonu çıkartıp uzattı.
" Sende kalsın, bir ihtiyacın olursa arar haber verirsin."
Süreyya bir telefona, bir Aslan'a baktı. Kararsızca uzanıp aldı telefonu. Aslan, dönüp gidince ardından baktı bir süre. Sonra hep birlikte eve girdiler. Hayriye şalını arkadaşının omuzlarına sarınca, Süreyya daha fazla tutmadı kendini. Hüngür hüngür ağlamaya başladı. Sevim hanım gözüyle "Ne oldu?" Der gibi baktı Hayriye'ye. Hayriye de annesine gözlerini kırpıştırıp " Ben hallederim dedi." Sevim hanım sessizce çıktı oturma odasından.
Bir süre hiç konuşmadan sarılıp ağlaştılar. Sonra Hayriye, Süreyya'yı odaya götürüp, gecelik giydirdi. Yatağa yatırıp sarıldı arkadaşına. Uyuduğunu sandığı uzun bir sessizlikten sonra sonunda Süreyya konuştu.
" Gideceğim Hayriye."
Sesi öyle boğuk ve kısıktı ki, Hayriye bir an yanlış anladığını düşündü.
" Ne dedin Süreyya, gideceğim mi dedin?"
Süreyya başını sallamakla yetindi.
"Nereye gideceksin kardeşim, etme!"
"Gideceğim, duramam buralarda, kalbim çok acıyor hayriye, ne yöne dönsem yine olduğum yerdeyim."
Acısının dinmesini umut edip, yumruğunu göğsüne bastırdı sessizce ağlarken.
" Ya Aslan? O ne olacak? Sana bir başka bakıyordu kapıda. Sanki..."
Süreyya, tıpkı Aslan'a yaptığı gibi, Hayriye'yi de susturdu.
" Sankisi yok, onun kalbine nasıl güvenirim Hayriye? Oynak kalbi onun, kime dönük anlamıyorum. Ona güvenip iş göremem. Sevdası derin bir kuyu düştükçe düşüyorum. Ben ayaklarım yere sapa sağlam bassın istiyorum."
" Nereye, kime gideceksin peki? Nereye gitsen bulurlar seni. Annen baban salmaz bir yere."
" Onların umrunda değilim ki ben. Memnun bile olurlar kurtuldukları için. Dul kalmış kızlarının göz önünden çekilmesi işlerine gelir."
" Abine mi gideceksin peki?"
Süreyya hala elinde tuttuğu telefona bakıp;
" Bilmem, abim bana sahip çıkar, korur ama onun da bir düzeni var. Karısıyla sıkıntı yaşasın istemem. Belki öğretmenim..."
Düşünceyle yarım bıraktı sözünü. Olur mu olmaz mı bilemiyordu. Sürekli birilerine yük olmaktan bıkmıştı artık. Her an tedirgin yaşamak çekilir dert değildi. Okumayı da bu yüzden istiyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomanceSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...