BİR TATLI HUZUR

1.9K 84 7
                                    

                    On beşinci bölüm




Süreyya, suyun serinliğine tezat göğsündeki sıcaklığı ta derinlerinde hissediyordu. Gururu olmasaydı, çoktan o da sımsıkı sarılırdı sevdiği adama. Aslında hiç sevmemesi gereken adama, onu hiç sevmeyecek olan adama...

Onun tepkisizliği belli ki, Aslan'ın da dikkatini çekmişti. Ondandır, bir anda geri çekildi. Mahçup gözlerle çevresine bakınarak;

" Kusura bakma, ne yaptığımın farkında değilim. Suyla pek güzel anılarım yok, o yüzden bir an kendimi kaybettim. Seni de öyle görünce..."

Süreyya, tekrar elini koluna koyup sıvazladı. Dudaklarında anlayışlı bir gülümsemeyle;

" Sorun yok. Korkup ben de sana sarılmıştım hatırlarsan, ödeşmiş olduk..."

Söze devam etmeden önce, bir Aslan'ın üzerine, bir de kendi üzerine bakıp hafifçe kızararak;

"... Ama şimdi sudan çıksak mı? Ben biraz üşümeye başladım da..."

O böyle söyleyince, Aslan'ın gözleri de Süreyya'nın üzerine kaydı. İnce içliği sırılsıklam olduğundan vücudunun her bir hattını sarıp, tamamen içini gösteriyordu. Süreyya çok güzel bir kadındı. Bunu hiçbir zaman inkar etmemişti Aslan.

Onu daha önce de böyle görmüştü ama bu defa, diğerinden farklı olarak içinde tuhaf bir his uyanmıştı. İlk defa Süreyya'ya başka bir gözle bakıyordu. Ve eğer Gül'e bu kadar aşık olmasaydı, etkilenebilirdi. Ama bunu düşünmek bile rahatsız etmişti onu.Sevdiği kadına ihanet ediyordu sanki.

Süreyya kollarıyla kendini saklamaya çalışınca, hemen bakışlarını çekti üzerinden.

Süreyya hem utancından, hem üşüdüğünden titriyordu. Aslan'ın ilk defa ona böyle baktığını görüyordu. Neden yapıyordu ki bunu? Yeterince yıpranmamış mıydı belirsizlikten? "Aldırma" dedi kendi kendine. "Önemseme Süreyya..." Kendi iç sesinin arasından Aslan'ın sesini duydu;

" Haklısın, çıkalım. Yardım etmemi ister misin?"

Telaşla hemen cevap verdi;

" Yok, yok... Ben kendim çıkarım. Sen sadece arkanı dönsen yeter."

Aslan başıyla onaylayıp çıktı sudan. Sonra arkasını dönüp beklemeye başladı. Bir yandan da etrafı kolaçan ediyordu. Gelen geçen birinin olmadığından emin olmak istedi. Süreyya'nın rahat rahat giyinebilmesini istiyordu.

Önce su sesi geldi, sonra Süreyya'nın içliğini çıkardığını duydu. İçinde tekrar uyanan hissi bastırmayı bu defa da başarmış gibiydi. Bir süre sonra kuru elbisesini üzerine geçirip seslendi.

" Tamam, dönebilirsin."

Aslan temkinli bir şekilde dönüp baktı Süreyya'ya. Islak saçları, çıplak ayaklarıyla çok masum görünmüştü gözüne. İstemsizce gülümsedi bir an. Ona karşı hissettiği bu şeyin adı merhametti herhalde. O gülümseyince, Süreyya da ona gülümsedi dostane bir şekilde.

" Şey... Rahatsız olmayacaksan ben de tişörtümü çıkarabilir miyim? Malum ben de seninle aynı durumdayım."

Süreyya, o bunları söylerken gülümsemesine, mimiklerine, elini saçına daldırıp karıştırmasına takılıp kaldı.

Neden hakim olamıyordu ki duygularına? O bu kadar etkilenirken, Aslan'ın rahat tavırları canını sıkıyordu.

"...Süreyya?"

Cevap vermediğini fark edince aceleyle;

" Tabi, tabi, çıkar üşüme."

Bunu söyler söylemez pişman oldu. Çünkü Alsan'ın yüzü gibi vücudu da çok güzeldi. Süreyya şekerci dükkanının camına yüzünü dayamış, parası olmayan bir çocuk gibi hissetti kendisini. Ona ait olmayan bir şeye arzu duymak rahatsız ediciydi. Tam yine morali bozulacaktı ki, Aslan ayakkabılarındaki suyu boşaltınca ikisi birden gülmeye başladı.

SÜREYYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin