On ikinci bölüm
Kimse hareket etmiyordu. Süreyya, sadece elinin Aslan'ın elinden kayıp düştüğünü hissetti. Bir an için yeşeren umutları da o anda solup gitmişti.
Karşısındaki bu alımlı kadın, daha önce gördüğü hiçbir kadına benzemiyordu. Onunla yarışamazdı, Aslan onu beğenmekte haklıydı. Rüzgarına kapılmak çok kolay görünüyordu. İçi kıskançlıkla dolup taştı bir an.
Kadın, onları el ele görmesine rağmen, istifini hiç bozmadan gülümseyerek geldi yanlarına. Sanki Süreyya'yı kışkırtmak için o kasedi dolduran kendisi değilmiş gibi tasasızdı.
Aslan'ın onu burada görmeyi hiç beklemediği yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Etrafına şöyle bir bakınıp;
" Gül, senin ne işin var burada?"
Gül şuh bir kahkaha atıp elini Aslan'ın omuzuna koydu. Dokunuşu öyle doğaldı ki, Süreyya'nın kalbinde bir yara daha açılmıştı sanki.
" Düğüne geldim canım ne işim olacak başka. Hem seni de özlemiştim, görmüş oldum fena mı?"
Sonra, sanki yeni fark ediyormuş gibi, Süreyya'ya dönüp;
"Sen de Süreyya'sın değil mi? Ben Aslan'ın sevgilisiyim. Tanıştığıma memnun oldum." Deyip elini uzattı.
Süreyya bir kendisine uzatılan ele, bir kadının yüzüne baktı. O el, sanki yüzüne şöyle okkalı bir tokat atmıştı. Süreyya'ya yerini, haddini bildiriyordu sanki. Süreyya, o eli sıkarsa hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını biliyordu.
Duruşunu dikleştirdi. Başını mağrur bir şekilde kaldırdı yukarı. Ama o eli sıkmadı. Kibarca;
Ben de çok memnun oldum. Sizinle ve sevgilinizle kalıp sohbet etmeyi çok isterdim, ama dönmem gerek." Deyip Aslan'ın gözlerine manalı bir bakış atıp, dönüp gitti. Tırnaklarını avucuna geçirdiğini canı çok yanınca anladı.
Aslan Süreyya'nın ardından bir süre baktıktan sonra Gül'e dönüp;
" Ne yapmaya çalışıyorsun Gül? Sana defalarca anlattım, ulu orta yan yana gelemeyiz dedim. Nesini anlamıyorsun söylediklerimin. Üstelik annemle babam da burada."
" Gül demek. Gül'üm e ne oldu? Hem sen ulu orta o kızla el ele durmaya utanmıyorsun da benden mi utanıyorsun? Yazık... Ben de seni bir an olsun görürüm diye gelmiştim." Dedi ve gitmek için hareketlendi. Fakat Aslan arkasından seslenince durdu.
"Yoruldum artık. Sürekli kavga etmekten, sana aşkımı anlatmaya çalışmaktan yoruldum. Beni anladığını söyledin, bu iş bitene kadar destek olacağını söyledin. Ama her fırsatta sorun çıkarıyorsun. Ne istiyorsun benden, ne?"
Sadece kafasını çevirip konuştu Gül;
"Yoruldun demek... Madem öyle, ben seni daha fazla yormayayım. Sana karınla mutluluklar. Aslan Bey..." Dedi ve gitti.
***
"Dün nereye kayboldun bir anda düğünde birader?"
"Sorma Rıfat sorma, iki kadın arasında kalacağımı ve bu kadar zorlanacağımı hiç düşünmezdim." Deyip çayından bir yudum aldı.
"Gül'ün gelmesi hiç iyi olmamış, kıskanıyor belli ki, ama neden? Sizin aranızda bir şey yok ki, bilmiyor mu?"
" Anlatabilsem... Telefonlarımı da açmıyor zaten. O konu zaten ayrı dert. Ama başka bir sıkıntı daha var."
Aslan tuhaf bakışlar atıp, yerinde rahatsızca kıpırdanınca Rıfat şüpheyle;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomanceSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...