On yedinci bölüm
Aslan odasındaki duvara öyle kuvvetli bir yumruk atmıştı ki, neredeyse elini kıracaktı. Nasıl böyle bir şey yaptığını bilmiyordu. Ne düşünüyordu ki?
İçindeki boşluğu Süreyya'yla doldurmaya çalışmak, ona şimdiye kadar yaptığı en acımasızca şey olurdu. Yeterince incitmemiş gibi, bir de bunu yapmıştı. Kendisini asla affetmeyecekti. Peki, yüzüne nasıl bakacaktı bir daha...
Aynada kendi yüzüne bakmak bile tiksindiriyordu şimdi. Ne zaman böyle bir adam olmuştu? Neden tutamamıştı kendini? Neden karşı konulmaz bir şekilde çekilmişti Süreyya'ya? Hayatındaki herkesten ve her şeyden daha gerçek olduğu için mi? Yüzünü güldürdüğü için mi? Yüreğini kimseye açamadığı gibi ona açtığı için mi?
Kafasında cevabını veremediği sorularla, geceyi sabah etti. Sevdasını sorguladı, Gül'e olan hislerinin çok kuvvetli olduğunu sanıyordu, yanılıyor muydu?
Peki ya onu sevdiğini sandığı kadın, ne de çabuk vazgeçmişti ondan. "Bekleyemem, uğraşamam" yazmıştı mektubunda. "Ben seni çoktan unuttum, sen de beni unut" yazmıştı. Bu kadar basit miydi gerçekten?
Kapısı tıklatılınca telaşla doğruldu yerinden. Ahu, kapının arkasından seslenince rahatladı.
"Benim abi, gelebilir miyim? Müsait misin?"
Bitkin bi sesle;
"Tabi, gel abicim."
Ahu içeriye girip, kızgın ve sorgular bakışlarla süzdü abisini. Dün gece olanları o da görmüştü. Yavaşça yanına oturup, elindeki kayıt cihazını çevirmeye başladı. Sonunda sessizliği bozup konuştu;
" Bak abi, uzunca bir süredir iyi değilsin görüyorum, anlıyorum. Eve uğradığın yok geldiğinde de ayık değilsin. O hain kadın yüzünden bu haldesin biliyorum...
"Ahu!" Aslan öfkeyle kesti sözünü. Bu konulara dahil olmasını istemiyordu. Ama Ahu'nun durmaya niyeti yoktu.
" Beni susturma abi, izin ver söyleyeyim söyleyeceğimi. Niyetim hayatına karışmak değil. Babamlar yeterince yapıyorlar zaten ama... Ama Süreyya abla'yı üzmene müsade edemem."
Aslan, Ahu'nun Süreyya'yı bu kadar benimsediğini fark edememişti. Anlaşılan ona alışan sadece kendisi değildi.
"... Onun canını yakma abi. Sana karşı hislerini bilemiyorum ama gözlerini görüyorum. O gün... Onu baygın bulduğumuzda odasında bunu buldum..."
Aslan, Ahu'nun elindeki kayıt cihazını yeni fark ediyordu. Merakla baktı cihaza.
"... Bunun içindekiler sadece... Sadece seven bir kadını o hale getirebilirdi. O kadın... O kadın bunu Süreyya abla'ya göndermiş. Canını yakmak için yapmış belli ama..."
Aslan kafası karışmış bir halde kesti sözünü;
"Bir dakika, bir dakika... Ne anlatıyorsun sen Ahu? Kafam allak bullak oldu."
"... Bak, bunun içindekileri dinleyince anlayacaksın ne demek istediğimi. Ama eğer hala o kadını seviyorsan, Süreyya abla'dan uzak dur. Kalbini kırma, inan o bu kadarını hak ediyor."
Elindeki cihazı abisinin eline tutuşturup odadan çıktı. Aslan kayıt cihazına bakakaldı. Duyacaklarından değil, Süreyya'yı neyin yıktığını öğrenmekten korkuyordu. Ne hissedeceğini şaşırmıştı artık. Gül ne gönderebilirdi ki Süreyya'ya? Üstelik kasette... Vakit kaybetmeden başlatma tuşuna bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomanceSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...