Yirmi birinci bölüm
Hayriye, duyduklarını Süreyya'söylemek için arkasını dönmüştü ki, elinde tepsiyle Cemile hanım'ı karşısında gördü. Korkuyla geriye sıçrayıp kapıya çarptı.
"Hayırdır Hayriye kızım bir şey mi oldu?"
Hayriye telaşla kekeleyip;
"Yok... ben... şey..."
Lafını tamam edemeden kapı açıldı ve Saliha hanım çıktı odadan.
" Hayırdır bir sıkıntı mı var?"
Hayriye iyice panik olmuştu şimdi. Elini kolunu koymaya yer aranıyor, bir yandan da ne diyeceğini düşünüyordu.
" Şey... Saliha teyze ben... Eve gidecektim de. Şey... Allahaısmarladık demeye gelmiştim."
" Tamam kızım. Annenlere çok selam söyle bizden. Hüseyin bırakıversin seni."
"Yok, yok... Rıfat beni almaya gelecekti. Hiç zahmet vermeyeyim ben size."
"İyi madem, Cemile sen geçiriver Hayriyeyi."
"Tamam hanımım."
Hayriye istemeye istemeye indi kapının önüne. Rıfat yolun karşısında arabada bekliyordu. Hayriye'nin endişeli hali, Rıfat'ı da huzursuz etmişti. Arabaya binince;
" Hayırdır Hayriyem? Kötü bir şey olmadı ya... Rengin benzin atmış, iyi misin?"
"Hiç iyi değilim Rıfat hem de hiç. Süreyya'yı yaşlı bir adama verecekler."
"Olur mu öyle şey canım, daha evli bu kız nasıl başkasına veriyorlarmış?"
" Konuşurlarken duydum. Tam Süreyya'ya haber verecektim yakalandım. Bir şeyler yapmamız lazım, yeter kızın çektiği."
"Tamam sen sakin ol ben Aslan'la konuşurum. Hallederiz bu işi."
Hayriye tedirgin olmuştu. Aslan'a söylemeliler miydi bilmiyordu. Süreyya'nın yarasıydı o. Nasıl merhemi olacaktı ki?
" Bilemedim şimdi... Aslan'la boşanıyorlar neticede, ona söylersek Süreyya ne der?"
" Onlar hala karı koca Hayriyem. Aslandan başka kim yardım edebilir ki? Sen sakin ol ben halledeceğim. Önce seni bir eve bırakayım, oradan Aslan'a giderim."
" Tamam ama bana haber etmeyi unutma olur mu? Ben çok merak ederim çünkü."
Rıfat Hayriye'yi eve bıraktıktan sonra, doğruca Soykan konağına sürdü arabasını.
***
Aslan çalışma odasındaki koltukta oturuyordu. Başı ağrıdan çatlayacak gibiydi. Eliyle alnını ovuyor, bir yandan da düşünüyordu.
Nasıl da görememişti gözünün önündeki güzelliği... Süreyya ile geçirdiği zamanları hatırladıkça kalbi sızlıyordu. Onun her hali, her anı aklında dönüp durdukça, daha da netleşiyordu düşüncesi. Kalbindeki bu sızının sebebi sevdaydı.
"Keşke ona söyleyebilseydim, keşke yaşadıkları hiç yaşanmamış olsaydı. O zaman tutardı elimi, o zaman hiç gitmezdi." Diye geçirdi içinden.
Çaresizliği içini yakıyordu. Süreyya'ya saygı duyuyordu. Kolundan tutup getirse, kapatamayacağı bir yara daha açacaktı onda.
Odanın kapısı aniden açılınca, sıçrayıp ayaklandı. Rıfat, yüzünde endişeli bir ifadeyle bakıyordu. Aslan telaşla sordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomantizmSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...