İÇİM VE İÇİ

1.8K 79 1
                                    

(medya: Süreyya'nın elbisesi)


Dokuzuncu bölüm

Şaşkın, şaşkın elinde tuttuğu kasede baktı. Anlayamıyordu, kim, neden böyle bir hediye göndersindi ki? İçinden acaba Zafer mi gönderdi? Diye geçirdi içinden. Saçma sapan bir şeyler mi yapmaya çalışıyordu.

Çekinerek kasedi kayıt cihazına taktı. Sağını solunu çevirip, başlatabilmek için düğmeyi arandı.

İlk denemede başarısız oldu. Kasedi taktığı yerin kapağı açıldı. Sonra tekrar kapatıp diğer düğmeye bastı.

Önce, bir hışırtı duydu, sonra bir zil sesi duyuldu. Ama devamını dinleyemeden odanın kapısına vuruldu. Süreyya hemen diğer düğmeye basıp durdurdu.

Ahu, kafasını uzatıp,

"Süreyya abla telefon var sana. Arkadaşın arıyor."

Süreyya elindekini yorganın altına sıkıştırıp, ayaklandı.

"Tamam canım, geliyorum." Deyip aşağı indi.

Hayriye'nin heyecanlı sesi diğer taraftan duyuldu.

"Süreyya, nasılsın? Ne yapıyorsun? Buluşmamız lazım, evden konuşamıyorum. Annem rahat vermiyor."

"İyiyim Hayrişim, bence de konuşmamız lazım. Nasıl yapalım?"

"İzin alabilirsen, saat 3'te bizim çay bahçesinde buluşalım mı?"

"Tamam ben Zülal anneyle konuşurum. Deyip telefonu kapattı.

Zülal hanım, Süreyya'nın mahçup halinden bir şey isteyeceğini hemen anladı. Ne zaman bir şey isteyecek olsa böyle oluyordu.

"Tamam kızım, kahya seni götürüp getirir. Bizden de çok selam söyle Hayriye kızıma." Deyince, Süreyya teşekkür edip sevinçle hazırlanmaya çıktı.

Kırmızı çiçekli elbisesini geçirdi üzerine. Saçlarını, dağınık bir şekilde topuz yaptı. Birkaç asi tel, arkalardan, yanlardan bukle bukle çıkmıştı. Uzun saplı siyah çantasını omuzuna asıp, çıktı evden. Mehmet bey, Süreyya'yı arabayla çay bahçesine bıraktı ama arabadan inmedi. Süreyya, şaşkın şaşkın bakarken,

"Siz geçin, ben arabayı şuraya bırakıp, karşıdaki kahvede beklerim sizi. Dönmek istediğinizde bir çocukla bana haber edersiniz kızım." Deyip gitti.

Eskiden hep onunla gelirdi Hüseyin abisi. Şimdi yalnız kalınca tuhaf hissetti kendini. Özgür hissetti...

Çay bahçesine girince, Hayriye'yi aradı gözleri. Birkaç saniye sonra buldu.

Arkadan sessizce yaklaşıp, sarıldı arkadaşına. Hayriye, yerinden sıçrayınca, Süreyya ufak bir kahkaha attı. Hayriye parmağıyla damağını kaldırdı.

"Hiyy aklımı aldın Süreyya, öyle sessiz yaklaşılır mı insana?"

"Endişe etme canım, burada hiçbir adam ulu orta sarılmaz sana." Deyip, bir sandalye çekip oturdu.

"Olsun canım boş bulundum." Sonra, arkaya baktı Hayriye. Kimseyi göremeyince;

"Yalnız mı geldin?" Diye sordu.

"Yok, Mehmet abi getirdi, sonra da kahveye uğradı biz rahat oturalım diye."

" Hayret, seni normalde yalnız bırakmazlardı ya, şaşırdım."

"Evlenince böyle oluyormuş demek ki." Dedi Süreyya. Sonra devam etti;

"Ee, anlat bakalım Hayriye hanım, ne oldu o geceden sonra? Meraktan öldüm."

SÜREYYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin