Onuncu bölüm
Yol boyunca hiç konuşmadılar. Hayriye ve Rıfat'ı evlerine bıraktıktan sonra eve geçtiler. Süreyya hızlı hızlı odasına çıkıp kapıyı kapattı. Kapatır kapatmaz da tıklatıldı.
"Süreyya açar mısın? Konuşmak istiyorum."
Süreyya, istemeye istemeye açtı kapıyı. Aslan içeri girip kapıyı kapattı. Karşı karşıya, öylece bakışıyorlardı. Aslan bu defa Süreyya'nın gözlerini kaçırmadığını görünce şaşırdı. Ama içini kemiren soruyu sordu sonunda.
"İyi misin?"
Süreyya duygusuz bir sesle;
"İyiyim."dedi sadece.
Aslan'ın gözü, Süreyya'nın koluna takıldı. Adamın tuttuğu yer morarmaya yüz tutmuştu.
"Emin misin? Kimdi o adamlar Süreyya? Seninle ne işleri olur?"
"Zafer, yani dövdüğün adam. Yıllardır peşimde dolanır, ama ilişmezdi. Evlendiğimi duyunca delirmiş herhalde. Diğerini tanımıyorum. Zafer' e baksın diye rica ettim o kadar." Dedi. Sesi, sanki normal bir şeyi anlatır gibi sabitti.
" Şu Zafer, senin için önemli birisi mi?" Diye sordu şüpheli ama dikkatli bir şekilde. Süreyya fazla ilgiliydi çünkü.
" Önemli ya da değil, seni enterese eden bir durum yok."
Aslan yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Nasıl bu kadar tedbirsiz, kayıtsız davranabilirdi?
" Var Süreyya, ya biz gelmeseydik, ya o adam size zarar verseydi? Nasıl böyle bir şeyi söylemezsin? Bilseydim en azından tedbir alırdık."
Süreyya bunu bekliyormuşcasına parladı.
"Öyle mi? Demek tedbirsiz davrandım. Her şeyi söylememiz gerektiğini bilmiyordum Aslan Bey! En azından bu konuda yalnız olmadığıma sevindim."
Yine hiddetli ve laf sokmaya meyilli bir hale bürünmüştü. Sesi artık yüksek çıkıyordu. Aslan en azından herhangi bir duygu belirtisi gördüğüne sevindi, ama ciddiyetini bozmadı.
"Ne demek bu şimdi?"
" A aa, bilmiyor musun? Zafer biliyor ama. Hatta ben de bu gün ondan öğrendim."
"Neyi öğrendin Süreyya?" Sabrı iyinden iyiye taşıyordu.
" Sevgilinin pavyonda çalıştığını. Her gece, hiç saklanma gereği hissetmeden, ulu orta buluşup seviştiğinizi!!"
Süreyya son söylediğini nasıl söyledi bilmiyordu. Öfkesi içini sarınca cesaretine tutundu. Öyle yüksek sesle söylemişti ki bunları, Aslan'ın yüzüne haykırmıştı adeta.
Aslan, o bunları söyler söylemez hızlıca Süreyya'yı belinden yakalayıp kendine çekti. Bir eliyle de ağzını, canını acıtmamaya dikkat ederek kapattı. Çok yakınlardı şimdi.
Burunları birbirine değecekti neredeyse. Süreyya'nın fal taşı gibi açılmış, yaşarmış gözlerine bakarak fısıltılı bir sesle;"Lütfen, lütfen sessiz ol duyacaklar." Dedi.
Süreyya bu sözler üzerine kendine geldi ve itiverdi Aslan'ı. Kendisi de onun gibi geriye savruldu.
Yine deli deli gülmeleri gelmişti işte. Hala çok sinirli ama bu sefer kontrollü bir sesle;
"Öyle mi...(gülme) demek duyarlar...(gülme) öyleyse bilmedikleri bir şey duymayacaklar demektir. Bu da onları rahatsız etmez sanırım."
Sonra bir şeyin farkına yeni varıyormuş gibi;
"Ha tamam, şimdi anladım... Bu yüzden onay vermediler size değil mi? Ama... artık korkman gereken kişiler ailen değil bence, fakat anladığım kadarıyla sen kimseden çekinmiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomanceSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...