Yirmi yedinci bölüm
Süreyya uykuya dalmakta her ne kadar zorlansa da, birkaç saat uyku bile yetmişti. Sessizce yerinden doğrulup camdan dışarıyı izledi bir süre. Güneş henüz doğmuştu ama sokaklarda hareket başlamıştı çoktan. Öyle büyüyordu ki gözünde şehir, izlerken bile kaybolmaktan korkuyordu.
İçeriden gelen tıkırtılarla irkilip kalktı yataktan. Odadan çıkıp, sese doğru ilerledi usulca. Mutfağın kapısından kafasını uzatınca, Zehra öğretmeni kahvaltı hazırlarken buldu. Yüzünde şapşal bir gülümsemeyle bir süre izledi.
Zehra öğretmen kısık bir sesle hoş bir şarkı mırıldanarak, kahvaltılıkları balkondaki masaya taşıyordu. Çayın altını kontrol etmek için dönünce, Süreyya'yı görüp ufak bir çığlık attı.
Süreyya da onun korkusundan korkup hopladı yerinden.
" Ayh... Ödümü kopardın kızım. Ses versene geldim diye. Ben de kahvaltı hazırladım bize gel bak."
" Özür dilerim öğretmenim. Çok neşeliydiniz bozmak istemedim."
Zehra öğretmen, hoş bir kıkırdamayla;
" Sabahları seviyorum böyle olmayı. Güne nasıl başlarsan öyle gider. Haydi çayı kap gel bakalım."
Süreyya, bardakları çayları doldurup geçti masaya. Birkaç lokma yemişlerdi ki Süreyya' nın huzursuz kıpırdanmalarına dayanamadı Zehra öğretmen;
" Çıkar ağzındaki baklayı da rahat rahat yiyelim. "
Süreyya tedirgince;
"Şimdi ne olacak öğretmenim?"
Zehra öğretmen iç çekip başladı anlatmaya;
" Şimdi Süreyya, seninle kahvaltından sonra çıkıp dolaşacağız. Sana otobüsleri, durakları öğreteceğim. Artık buradasın evine nasıl gidip geleceğini öğren."
Süreyya'nın içi evin deyince cız etmişti. İtaatle başını salladı.
" Sonra seni biriyle tanıştıracağım."
Zehra öğretmen ihtiyatla süzdü Süreyya'yı. Kaşlarının hafifçe anlayamaz çatılışını izledi keyifle.
" Çalışacaksın Süreyya."
Süreyya'nın gözleri bir an için büyüdü. Hazırdı katkıda bulunmaya.
" Tabi ki öğretmenim. Ben de sizinle bunu konuşacaktım. Katkı sağlamayı çok isterim. Ama ben... Hiç çalışmadım. Ne iş yaparım bilmiyorum."
Ovuşturduğu ellerine dikti gözlerini. Mahçup hissetti.
Zehra öğretmen;
" Yolun karşısında Gülten hanımın terzi dükkanı var. Konuştum ben onunla. İşi öğretecek sana. Hem çalışıp hem okuyacaksın. Kazandığını da biriktireceksin, geleceğe yatırım."
Süreyya itiraz etmek için atıldı;
"Ama öğretmenim ben katkıda bulunmak..."
Zehra öğretmen biraz kızgın kesti sözünü;
" Sus bakayım. Bir daha duymayacağım. Benim ihtiyacım yok kızım, Allah'a şükür ikimize de yeter benim varlığım. Sen kendine bak. Çalışmanı istiyorum, çünkü okursun, işin gücün olur evelallah. Ama bir mesleğin de olsun ki, Allah düşürmesin insanın başına her şey gelir. El elde baş başta kalma. Nereye gidersen git, ekmeğini taştan çıkar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREYYA
RomanceSüreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha ağırdı...