Bölüm şarkıları:
Katy Perry & Juicy J, Dark Horse
Taylor Swift, I Did Something Bad
Sia & Diplo & Labrinth, Genius🔺
Ne siyah şah ne beyaz şah,
Ya oyunu kaybet ya da yaşa.•⚓•
Dün Arda V'nin planlarının Can'ı çıkmaza sokacağını söyleyerek gitti ve bugün 17.00'da V, Can'a akşam 21.21'de görüşeceklerine dair bir mesaj bıraktı.
Konum yok, mekân adı yok.
Sadece 20.00'da yeniden yazacağını ve o zamana kadar hazır olmasını söyleyen tek bir mesaj.
Can'ın karşılık olarak attığı mesaja ise dönmek için bile aktif olmadı. Kabul edip etmediğiyle ilgilenmedi çünkü emindi. Her şeyin bu kadar aceleye gelmesi ve diğer tüm detaylar bunun bir tuzak olduğunu anlatırken V, Can'ın onun teklifini reddetmeyeceğini biliyordu.
Ve tüm bunlar, apaçık delilik demekti.
Arda'yı haklı bulmaya başladığım dakikalardaydık. Mantığım onu savunurken kalbim batan gemiyi terk etmeyeceğini söyleyen Görkem'in izinden yürüdü ve sonuç olarak giyindim, hazırlandım. Kalan son işlerimi halletmek için banyonun yolunu tuttum.
Mila Tokel'i zaten tanıyor olduklarından kimlik değiştirmeme gerek olmadığına karar vermiştik. Hermes'in de mekanda veya en azından çevresinde olduğunu varsayarsak, yine kendimi onların önüne açık bir hedef halinde sunmuş olacaktım. Üstelik son görüşmemizde Görkem onun kafasını masaya çarpmış, sonrasında ortalığı yangın yerine çevirerek beni alıp çıkmıştı düzenledikleri organizasyondan ve bize ateş açılmıştı. Bu sefer neler yaşayacağımızı hiçbirimiz bilmiyorduk.
Saçlarıma şekil vermek için onları koridorda yürürken tarıyordum, diğer elimde tel tokalarım vardı. Banyoya girdim. Kırılan aynanın yerini bir yenisi almıştı.
Yapmamam gereken bir şeyi yaptım.
Görkem aynaya yumruğunu geçirdiğinde kırık parçaların nasıl saçıldığını ve üzerlerine kan damladığını hayal etti zihnim. Aynı saniye geçmişim önüme geçmeye çalıştı, yansımama bakamadan gözlerimi kapadım. Yumruğumu sıktığımda tel tokalar, son görevimden kalan avucumdaki kesik izlerine battı ve canımı acıttı. Her şey o an üst üste geldi ve bir çığın altında kalmışım gibi vücudumu kaplayan soğuk tarafından boğulmuş hissettim kendimi.
Azalabileceğini, geçeceğini sanıyordum. Buna inandırmıştı Görkem beni fakat değişen bir şey yoktu. Anılardan ne kadar kaçamıyorsam aynalardan o kadar kaçıyordum.
Banyo kapısını çarparak çıktım oradan. Koridorda öylece dikilemeyeceğimden salona gidip oturmak, kendime gelene kadar beklemek istedim. Diğerleri hâlâ hazırlanıyordu. Bu yüzden birkaç dakikam olacağını tahmin ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALİZ
ActionZifiri karanlıkta kalan kendini kör sanırdı. Gözler görmez olduğunda, kulaklar duymaz olduğunda; kimi zaman gecenin siyahına, kimi zaman seherin kızıllığına bulaşırdı suçun lekesi. Gerçek denilen şey, bu lekelerin ardına gizlenip günyüzüne çıkmayı b...