Bölüm şarkıları:
Emir Can İğrek, Aç Bağrını
Keti, Ver Beni Yalnızlığa
Göksel, Gittiğinde💔
Nefes aldığını sanırken dibe doğru yol almak
Denize düşüp yılana sarılmak ya da elini tutup dumana boğulmak•⚓•
Buraya ilk gelişim değildi. Karşımdaki koltuktaydım bir önceki seferde. Arda karnımdaki yaraya bakıyordu ve içeride ölüm sessizliği vardı. Yaralanmıştım ve gelmek istediğim yer burası olmuştu, Eylül'ün evi. Eylül'ün yanı. Bu defa yaralı olduğum için değil, o davet ettiği için buradaydım. Bige abla da gelecekti. Onu bekliyorduk çaylarımızı içerken.
İşimiz başımızdan aşmışken buradaki kızlar gecesine katılmam ne kadar doğruydu bilmiyordum ama buraya gelmem Analizcilerin fikriydi. Zaten vakada ilerleme kaydedebilmemiz için zaman gerekiyordu. Son cesedin kimlik tespitiyle uğraşılıyordu hâlâ. Can'ın kafası allak bullaktı ve Görkem bugünü dinlenme günü ilan etmişti. Sabah odasında soru çözüyordu, ben evden çıkarken hâlâ soru çözüyordu. Onun dinlenme anlayışı da buydu.
Hepimiz bugün kafamızı toparlayacaktık, öyle konuşulmuştu kahvaltı masasında ve yöntemlerimiz birbirinden oldukça farklıydı.
Benim yöntemim bile yoktu. Muhtemelen Eylül'le konuşup Görkem ayarlamıştı bu gece toplanışımızı. Yine de ben hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davranıyordum.
"Oraya daha fazla bakma," dedi Eylül. Avuçları arasına aldı çay kupasını. "Sanki o geceyi tekrar tekrar yaşıyormuşsun gibi hissediyorum."
"Atlattım bile," dedim omuz silkerek. Çaydan bir yudum da ben aldım.
"Bari bana yapma." Yanımda bağdaş kurmuş oturuyordu, benim de sırtım koltuğun kolçak kısmına yaslıydı ve bir bacağımı kalçamın altına kıvırıp ona dönmüştüm. "Ne kadar kırgın olduğunu saklayacağın son insan bile değilim ben."
"Saklamıyorum," dedim kesin bir tavırla. "Siz çok büyütüyorsunuz. Oldu bitti. Yara bile kapanmaya başladı, unutun artık."
"İzi geçecek mi?" Yaradan bahsetmediği apaçık ortadaydı. "Ona hâlâ içten içe çok kızgınım, senin yerine de kızgınım."
"Eylül," dedim yapma der gibi. "Görkem'i affedecek sebepler buldum ben. Bunu hep yaparım. Birine öfkelendiğimde bu kine dönmesin diye kendi içimde onu affetmeye çalışırım. Uzatmanın anlamı yok, ben bu meseleyi kapattım kendi kendime."
"Çok pişmandı," dedi. "Köpek gibi pişman," diye ekledi. "Onu affet diye her şeyi yapar. Niye hemen kapatıyorsun meseleyi, azıcık süründürseydin ya." Kaşlarını çatıp çayını içti ve yeniden bana baktığında yüz ifadesi gevşedi. "Gerçi sen de haklısın, ona sinirli kalmak pek mümkün değil. Gönlünü alacak bir yol bulur mutlaka."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALİZ
AçãoZifiri karanlıkta kalan kendini kör sanırdı. Gözler görmez olduğunda, kulaklar duymaz olduğunda; kimi zaman gecenin siyahına, kimi zaman seherin kızıllığına bulaşırdı suçun lekesi. Gerçek denilen şey, bu lekelerin ardına gizlenip günyüzüne çıkmayı b...